"Kitabımızda der ki, Krallıklar Diyarı'na ihanet etmiş kralın soyundan gelen beş kardeş, dört diyarı zulümden ve kederden kurtaracak, bu beş çocuğun sol omuzunun sırt kısmında hilal şeklinde doğum lekeleri bulunur ve onlar güçlerinden habersizdir."
Gümüş Kral başını kitaptan kaldırır, Steve ve Rose'a dönerek,
"Omuzlarınızı açın, görmek istiyorum." der.
Steve ve Rose şaşkınlık içinde soluksuz kalırlar. Rose,
"Aman Tanrım, buna inanamıyorum. Bizim doğum lekemizin asırlar önce yazılan bir kitapta ne işi var? Evet doğru, biz beş kardeşiz, diğer iki erkek kardeşimizi amcamızın yanında bıraktık. Zaten kız kardeşim Emily de bu diyarda kayboldu."
Gümüş Kral,
"Amcanızın ismi Alex Taylor değil mi?" diye sorunca, Steve,
"Evet kralım, doğru ama nerden biliyorsunuz?" diye karşılık verir.
Gümüş Kral,
"Kendisi Sidon Kralı ve Kraliçe Rae'nin eşidir. Yüzündeki o derin yara var ya..."
Rose, Gümüş Kral'ın sözünü keser,
"İnanamıyorum, yüzündeki yara... Siz onu nasıl bilebilirsiniz?"
Gümüş Kral sözlerine devam eder,
"Biliyorum, çünkü masum halkıma saldırıp zulmettiğinde, Kral Alex'in karşısına çıkıp o yarayı ben açtım yüzüne... Sonra kendisi lanetlenmiş büyücülerin yardımı ile kaçtı. Kraliçe Rae, Sidon Krallığı'nın başına geçmek için Kral Alex'i öldürmeye karar verdi. Kral Alex de kaçarak canını kurtardı. Şimdi bana inandınız mı?"
Steve,
"Kralım, inanmayı bırakın, nutkumuz tutuldu. Size ne diyeceğimi bilemiyorum. İnsanlık için sonuna kadar yanınızda olmaya söz veririz ama kaybettiğimiz kardeşimiz Emily'i bize bulun."
Gümüş Kral,
"Çöl Muhafızları her yerde gece gündüz kardeşinizi arıyor. Birisi onu alıp krallığa götürmediyse, bu zor bir ihtimaldir. Ölü ya da diri onu size bulacağım, size söz veriyorum."
Rose,
"Kralım, sıradan insanların size nasıl faydası olabilir? Bunu bize izah edin." dediğinde Gümüş Kral,
"Az önce bana inanmıyordunuz, ama söylediklerim karşısında şaşırdınız ve bana inandınız değil mi? Şimdi de söyleyeceklerime inanmalısınız, bize yardım etmelisiniz. Gerekli gücü almanıza yardımcı olacağım. Krallıklar Diyarı'nın halklarının kral ve kraliçesi olacaksınız."
Steve,
"Bu nasıl olacak?" diye sorduğunda Gümüş Kral,
"Sabırlı olun, her şeyi birlikte yaşayıp göreceğiz."
Diğer taraftan Alex Taylor, pazar alışverişinden dönmüşken Steve, Rose ve Emily'nin malikânede olmadığını öğrenince çılgına dönmüştür. Malikânedeki tüm çalışanları avluda tek sıra halinde toplar. Öylesine sinirlidir ki hizmetliler başlarını yerden bir an olsun kaldıramazlar. Alex Taylor öfkeli bir ses tonuyla,
"Şimdi herkes hesap verecek, hepinizi çocuklara sahip çıkmak ve göz kulak olmak için ayrı ayrı uyardım. Her şeyi elinize yüzünüze bulaştırdınız. Hepinizi toplasam bir adam bile etmezsiniz. Şimdi size soruyorum, bunun hesabını bana kim verecek?"
Hizmetli Tommy, başını yerden kaldırarak ürkek bir sesle,
"Efendim, belki de onların nerede olduğunu kardeşleri biliyordur."
Alex Taylor,
"Hemen gidip o ikisini huzuruma çağırtın."
Beş dakika içinde avluda olsunlar diye emir verir. Avludaki çardaktan bir sandalye alır, hizmetlilerin karşısına koyar, oturarak bacak bacak üzerine atar. Jack ile Benjamin'i beklemeye başlar. Dakikalar içinde Jack ile Benjamin, hizmetli Tommy ile birlikte Alex Taylor'un karşısına gelirler. Alex Taylor,
"Bakın çocuklar, size bunu bir defa soracağım. Bana doğru cevap vermezseniz, ikinizi de çok ağır bir şekilde cezalandırırım. Ablalarınız ve abiniz nerede?" Jack ile Benjamin bu soru karşısında çok şaşırır çünkü her şeyden habersizdirler. Jack,
"Alex amca, onların nerede olduğunu inanın bilmiyoruz. Fakat çok uzun zamandır ormanı keşfetme planı kurduklarını biliyorum. İki gün önce kendi aralarında fısıldaşırken, bu hafta sonu için siz alışverişteyken ormana gitme planı yapıyorlardı. Ben yanlarına yaklaşınca hemen susup beni yanlarından uzaklaştırdılar. İnanın bütün bildiğim sadece bu kadar."
Alex Taylor,
"Dürüstlüğün için sana teşekkür ederim. Kardeşinle birlikte odana gidebilirsin." dedikten sonra tekrar hizmetlilere dönerek,
"Sizi asla affetmeyeceğim. Dualarınızı edin, başlarına bir şey gelmesin." der. Sandalyeden kalkar ve ormanın içine doğru hızlı adımlarla gider. Yolda sesli bir şekilde düşünmeye başlar.
"Tanrım, ne olur düşündüğüm şey olmasın. Eğer başıma bu gelirse, mahvolurum."
Aynı sözleri defalarca tekrarlayarak ormandaki mağaranın yanına kadar gelir. Mağaraya girdiğinde, Dört Diyar'a giriş kapısının yer değiştirdiğini, zemindeki toprağın altüst olduğunu görür. İki elini başının arasına alarak bağıra bağıra feryat eder. Yıllar önce Alex Taylor'un başına gelen kader, yeğenlerinin başına gelmiştir. Bilinmeyen bir diyarda üç çocuk kaderleriyle baş başa kalmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 DİYAR: KRALLIK SAVAŞLARI (Tamamlandı)
FantasíaOnlarda herkes gibi sıradan insanlardı. Annelerin ve babalarının ani ölümü sonrasında beşkardeş yalnız kalır. Hiç görmedikleri, adını bile duymadıkları amcaları Alex Taylor'u tanıyınca hayatlarını altüst ederler. Bir zaman tünelinden sırlarla dolu f...