"Kesin, sizin nasıl da sefil olduğunuzu biliyorum. Yaşadığınız tüm rezilliklerden saniye saniye haberim var. Size kıran kırana savaş yapın, hiç olmasa Diyar ordularının yarısını öldürün dedim. Siz ne yaptınız, hiçbir şey! Nasıl olur da bu kadar başarısız olursunuz, aklım almıyor."
Cadı Endor eğilerek söz ister ve konuşmaya başlar.
"Yüce kralım, biz elimizden geleni yaptık. Aslında fazlasını da yaptık. Karşıdan bize tepki gelmeyeceğini de biliyorduk. Fakat o kadar kuvvetli büyüyü nasıl oldu da yok ettiler, inanın bunu anlayamadık. Sonrasında Diyar'ın ordularını savaşmadan bir çırpıda yok edecek bir büyü daha yaptık ama nafile, onu da hemen yok ettiler. Bir daha deneme yapmadık. Çünkü onu da yok edeceklerdi. Bu kadar kuvvetli büyüleri etkisiz hale getirecek nadir büyücüler vardır."
Büyücü Apsetus lafa girerek,
"Bunlar Büyücü Abaris ve Büyücü Simon Magus olmalı, Diyar'da başka büyük büyücü yok, kralım."
Kral Terox, "Sizi durduracak başka bir gücün olmadığına emin misiniz?"
Büyücü Apsetus lafına devam ederek,
"Eminiz, kralım. Dört Diyar'ın krallıklarında zaten başka büyücü yok."
Kral Terox,
"Peki, yanınızda götürdüğünüz cadı ve büyücüler nerede?" Cadı Endor bu soruya cevap verir.
"Kralım, onları öldürmeleri imkânsız. Savaş sonrası yola çıkmışlardır. Yarın sabaha burada olurlar."
Kral Terox küçümseyici bir üslupla,
"İşte siz bu kadar ahmaksınız, yanınızdakilerden bile haberiniz yok. O büyücü ve cadılar benim için çok önemliydi. Ben onları yetiştirmek için yıllar harcadım. Peki, siz ikiniz ne yaptınız? Onları orada bırakıp kaçtınız."
Büyücü Apsetus,
"Kralım, dedim ya..." derken, Kral Terox öfkeli bir şekilde,
"Sözümü kesme sefil herif! Senin daha yanındaki adamlardan haberin yok. Kral Steve denilen Sidon Kralı Gümüş Hançer'e sahip, orada kim varsa kesip gebertti. Siz de orada olsaydınız, sizi de kesip gebertecekti." deyince Cadı Endor,
"Nasıl olur kralım? Bu büyük güce nasıl sahip olur? Kim ya da kimler yardım etmiş olabilir?"
"Savaşı idare eden sizlerdiniz. Şimdi kalkmış bana soru soruyorsunuz. Ben onları ne yaparlarsa yapsınlar yok edeceğim. Artık benim hışmımdan kurtulmaları imkânsız, beni böylesine kızdıran tek şey sizin aptallığınız, keşke bir komutanla Elam ordusunu savaştırsaydım. Hiç olmazsa karşıdaki ordunun yarısını yok ederlerdi."
Büyücü Apsetus,
"Kralım, ne olursunuz merakımı bağışlayın, sizin bu kadar şeyden nasıl olur da haberiniz olur? Biz bile buraya yeni geldik. Bizim bilemediğimiz de sizin bu kadar ayrıntıyı masıl olup da biliyorsunuz kralım?"
"Bu kadar şeyi ben değil de sen bilseydin kral sen olurdun Apsetus, o da bende kalsın. Çok şey bilip de ne yaptınız sanki? Koskoca bir krallığı hiç uğruna yok ettiniz. Şimdi karşımdan çıkıp gidin, sizi çağırmadan da bir daha yanıma gelmeyin. Bir de kendi kendinize bir şeyler yapmayı denemeyin sakın."
Artık Diyar'da tüm dengeler değişmiş, Kral Terox kin ve nefretle planlar yapmaya başlamıştır. Diğer taraftan Dört Diyar krallıkları savaşın izlerini ve yaralarını silmekle meşguldür. Savaşta ölen askerler kendi topraklarına götürülür. Ölüler gömülür, yaralı olanlar ailelerine ulaştırılır. İyileşmeleri için imkân sağlanır. Yaşanan tüm olaylardan ve gelişmelerden diyardaki tüm krallıklar haberdardır. Bunu fırsat bilen Kraliçe Rae ile Kraliçe Bia yanlarına muhafızlarını alarak Med İmparatorluğu'nun kralı Astyages'in yanına giderler. Kralın huzuruna çıkmak için müsaade alırlar.
Kral Astyages onları huzuruna kabul eder. İki kraliçe eğilerek kralı selamladıktan sonra ilk sözü Kraliçe Bia alır ve konuşmaya başlar.
"Yüce ve adaletli kralımız Astyages, Elam Krallığı ile yapılan savaş sona erdi. Krallığım ve topraklarım düşmandan temizlendi. Elam Krallığı'nın gerçek halkı ve ordusu sizin topraklarınız ile Gölge Diyarı'nın sınırında zorluklar içerisinde kaldı. Sizden talebim, benim olan Elam Krallığı'nı ve topraklarımızı gerçek sahiplerine, yani bana geri vermenizdir. Size daha fazla yük olmak istemiyoruz. Bize yüceliğinizi gösterin."
Kral Astyages,
"Kraliçe Rae, sen neden geldin? Senin isteğin nedir?" diye sorar. Kraliçe Rae,
"Kralım, ben de elimden alınmış topraklarımı, krallığımı geri istiyorum. Topraklarımız istila edildi. Sidon Krallığı gerçek sahiplerine ve kraliçesine verilmelidir."
Kral Astyages acı bir tebessümle,
"Karşıma geçip benden neler istediğinizin farkında mısınız? Kraliçe Rae, seninle başlayalım. Savaştın ve kaybettin, savaştığın kişi Sidon Krallığı'nın gerçek kralı. Senin kocan Kral Alex Taylor değil miydi? Kral kendine ait olanı geri aldı. Beraber hareket ettiğin Dış Krallık ve Kral Terox nerede şimdi, tabii ki yok zaten işi bittiğinde sizi öldürecekti. Canınızı kurtarıp bana sığınmadınız mı?
Sana gelince, Kraliçe Bia, topraklarını terk edip kaçmakla bence en büyük hatayı yaptın. Sen bir de Kral Terox ile iş birliği yapmadın mı? Seni de kullanıp paçavra gibi bir kenara attı. Şimdi o kadar kan dökülmüş ve Elam Krallığı fethedilmişken, sana bu toprakları ben ya da bir başkası neden versin? Bakın, size acıdım, lütfettim sığınmanız için topraklarıma soktum. Bir de bilmeniz gereken gerçek şudur. Ben ve krallığım uzun zamandır savaşmadan tarafsız bir şekilde bu topraklarda yaşıyoruz. Eski gücümüz, ihtişamımız artık yok. Kendi atalarımız tarafından lanetlendiğimizi de unutmamak lazım. Benim krallığım güçlü ve kadim olabilir ama bu isteklerinize ben karar veremem.
Size tavsiyem kendi hırslarınız için birçok insanın ölümüne sebep olmayın. Kızım Prenses Agnes ordusu ile beraber onların yanında. Şunu da bilmelisiniz, buraya sığındınız için, diğer krallıkların tepkisini de çekebilirim. Yiyecek ve erzak anlamında size daha fazla yardım etme şansım da yok. Başınızın çaresine bakmak zorundasınız. Son olarak tek şartım var. Eğer Med İmparatorluğu bir savaşa girerse, ilk olarak sizin ordularınız ölmek için savaşacak. Bunu kabul etmiyorsanız, topraklarımı terkedin."
İki kraliçe hayal kırıklığına uğramıştır. Müsaade alarak Med İmparatoru Kral Astyages'in huzurundan ayrılırlar. Geri dönüş yolunda Kraliçe Rae,
"İstediğimizi alamadık. Bana sorarsan tek çaremiz, Dış Krallık'ın kralı Terox'un yanında olmak. O bu yenilgiden sonra intikamını alacaktır. Onun yanında savaşalım, belki bize krallıklarımızı geri verir."
Kraliçe Bia söze girerek,
"Ona nasıl güvenebiliriz? Kendisine biat ettiğimiz halde bizi öldürecekti. Bence bir müddet bekleyelim, kim güçlü ise onun yanında dururuz. Belki bu sayede bir toprağımız ve krallığımız olur."
İki kraliçe her zamanki gibi ihanete açık halleri ile ordularının yanına dönerler.
Artık Dört Diyar'ın tüm krallıkları yaralarını sarmak, güçlerini toparlamak için kendi kabuğuna çekilmiştir. Yaşanacak belirsizlikler tüm krallar ve kraliçeler tarafından bilinmektedir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 DİYAR: KRALLIK SAVAŞLARI (Tamamlandı)
FantasyOnlarda herkes gibi sıradan insanlardı. Annelerin ve babalarının ani ölümü sonrasında beşkardeş yalnız kalır. Hiç görmedikleri, adını bile duymadıkları amcaları Alex Taylor'u tanıyınca hayatlarını altüst ederler. Bir zaman tünelinden sırlarla dolu f...