Sidon Krallığı'na gelindiğinde Kral Steve, Kral Alex ile özel görüşmek istediğini söyler. Taht odasına, amcası Kral Alex ile birlikte giderler. Kral Steve hemen söze başlar.
"Amca, anne ve babamız öldükten sonra bambaşka bir hayata adım attık. Sıradan insanlar gibi dünyada yaşarken, başka bir boyutta kral ve kraliçe olduk. Savaş yaptık, can aldık. Her sabah uyandığımda, bu bir rüya olmalı, kalkınca her şey eskisi gibi olacak, yaşamaya kaldığımız yerden devam edeceğiz, diye kendimi avutuyorum. Yaşadıklarımız, tahmin edemeyeceğin kadar ağır fakat bu yaşananlar bizim kaderimizse, ben de kendi seçimlerimi yapmak durumundayım. Ben de iznin olursa Med İmparatorluğu'nun prensesi Agnes ile evlenmek istiyorum. Nasıl olur, nereden başlarım, bir kralın kızı nasıl istenir, bunları da bilmiyorum. Tek bildiğim, senden başka bana yardım edecek kimsenin olmadığı. Kız kardeşlerim, nasıl olduysa bir çırpıda evlendiler. Yakında yeğenim bile olacak. Biz kendi halimizde yaşarken, krallıkların başlarına kral ve kraliçe olduk. Daha bu duruma alışamamışken, ben şimdi bir de âşık oldum. Bana yardım et, yoksa bu kadar yükü kaldırma şansım yok."
"Bak oğlum, keşke sana bu yaşadıklarının hepsinin rüya olduğunu söyleyebilseydim. Ne yazık ki, hepsi gerçek ve inan bana bu kadar yükü böyle başarılı bir şekilde taşıyor olmanız beni hâlâ şaşırtıyor. Sanki burada doğup yaşamış gibi güçlü durmanıza gelince, bu halleriniz sizin genlerinizde var. Bana babanızı hatırlatıyorsunuz. İnanır mısın, hepiniz de babanızın asil ve güçlü duruşu var. Bazen onunla geçirdiğim günler gelir aklıma. Beni koruyup sahip çıkması, bükülmez bileği, sert bakışları... Senin kararlarına saygı duyuyorum. İstediğin çok zor bir şey ama biz de zorluklardan korkmayız. Bu kadar olaylar yaşadıktan sonra bunu da yapabiliriz gibi geliyor. Ama bir sorun var, Med İmparatorluğu lanetlenmiş bir krallıktır. Bu lanet onların yakasını hiç bırakmadı. Kralları Astyages nasıl bir tepki verir, bilinmez. Bizi kapısından kovma ihtimali yüksek. Prenses Agnes öncesinde babasına aldığınız bu kararı söylerse, eğer ikna ederse, sonrasında bizi de çağırırsa o zaman işimiz daha kolay bir şekilde halledilir. Ama kadim ataları tarafından lanetlenmiş olduklarını tekrar hatırlatıyorum sana."
"Herkes kendi kaderini yaşar. Prenses Agnes bu laneti yaşayacak ne yapmış? Ben bunların hiçbirine inanmıyorum. Babası kral için çok ters ve sert diyorsun. O da boş laf, ben hayatımda senden daha ters, senden daha sert bir adam tanımadım. Ablamı Orman Krallığı'nın Prensi Arman'a bir dakikada verdin. Bizi kapısından mı kovdu? Olsun, ben de prensesi alır Sidon Krallığı'na getirir, kraliçem yaparım. Gelip kendi kızını öldürecek değil ya... Ama beni düşündüren tek şey Kraliçe Rose'u isterlerken yirmi sandık altın getirdiler. Benim ise hiçbir şeyim yok. Ne yaparım, bilemiyorum?"
Kral Alex kahkahalarla gülmeye başlar, ardından ise konuşmasına devam eder.
"Sen çok yaşa oğlum, tek düşündüğün altınsa sana otuz sandık altın ve on sandık ipekli kumaş vereceğim. Krala hediye edilmek üzere iki sandık ziynet, Prensese vermek için son savaştaki kılıcım ve Sidon Krallığı'nın bayrağı, işte bu kadar oldu bitti. Ama yine söylüyorum, Prenses Agnes konuşup her şeyi ayarlasın, sonrasını hiç dert etme sen."
"Amca, ne kadar güzel konuştun. Bizim bu kadar altınımız var mı, şaştım kaldım. Ben senin gibi bir adamı değil bu dünyada, dünyada korsan filmlerinde bile görmedim. Peki o zaman Agnes ile konuşayım. Senin söylediğin gibi babası ile konuşsun. Biz de ona göre hareket ederiz." der ve tam kapıdan çıkmak üzere iken amcasına dönerek,
"Prensesi alırız, değil mi amca?"der.
Kral Alex ayağa kalkarak Steve'e sarılır ve konuşmaya başlar.
"Alırız oğlum, sen yeter ki tüm kalbinle iste."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
4 DİYAR: KRALLIK SAVAŞLARI (Tamamlandı)
FantasyOnlarda herkes gibi sıradan insanlardı. Annelerin ve babalarının ani ölümü sonrasında beşkardeş yalnız kalır. Hiç görmedikleri, adını bile duymadıkları amcaları Alex Taylor'u tanıyınca hayatlarını altüst ederler. Bir zaman tünelinden sırlarla dolu f...