Zaman Savaşçıları 2 Kraliçelerin Yükselişi Bölüm 3

92 11 0
                                    

Üzerime, kırmızı straplez saten elbisemi giyerken, Dylan'ın beni beğenmesini umut ediyordum. Elbise, dizlerimin üzerinde bitiyordu hemen. Saçlarımı yine düzleştirip serbest bırakmıştım. Siyah tonlarında yaptığım makyajımla aynada kendime baktığımda gerçekten güzel göründüğümü düşündüm. Siyah topuklu ayakkabılarımı da giydiğimde hazırdım.

Boynumda, Dylan'ın hediye ettiği kolye vardı. Başka bir takı takmamıştım. El çantamı ve siyah kaşe paltomu alıp daireden çıktım. Asansörle birinci kata indim. Dylan'ın kapıyı açmasını beklerken heyecanlıydım.

Bugün yılbaşıydı ve bizim beraber geçireceğimiz ilk yılbaşı olacaktı. Umarım bundan sonrada beraber kutlardık. Dylan kapıyı açtı ve bir an öylece kaldı. Beni baştan aşağıya inceliyordu. Gözlerimiz buluşunca beğendiğini anlamıştım.

"Prenses. Sen çok güzel görünüyorsun." Beni kendine çekti. Dudaklarımız birleşirken hala kapının önündeydik. Geri çekildiğimde gözleri neşeyle parlıyordu.

"Teşekkür ederim prensim. Sende çok yakışıklısın."

Gerçekten Dylan muhteşem görünüyordu. Siyah takımlarının içine beyaz gömlek giymişti. Onu her zaman rahat, spor kıyafetleriyle görmeye alışkın olduğum için biraz garip gelmişti. Yinede anladım ki takım elbise de ona çok yakışıyordu. Tanrım, Dylan'a biraz daha aşık olmuştum. Nasıl bu kadar yakışıklı olabilirdi?

İçeri girdik. Diğerleriyle saat sekizde lobide buluşacaktık. Hala biraz vaktimiz vardı. Elimde tuttuğum paltomu ve çantamı masanın üzerine bırakıp koltuğu oturdum. Dylan'da hemen yanıma gelip oturdu.

"Gerçekten çok güzelsin bu gece. Kırmızı sana çok yakışmış."

"Teşekkür ederim Dylan. Beni utandırıyorsun."

"Güzelliğinden asla utanma. Şu an dünyanın en şanslı erkeği gibi hissediyorum kendimi."

"Ben de en şanslı kızı." Gülümsedim. O da bana gülümsedi.

Gözlerimizi birbirimizden ayıramıyorduk. Ona baktıkça içimde bir şeyler büyüyordu. Dylan'a aşıktım. Hem de deliler gibi aşık. Biliyordum ki o da bana aşıktı. Üstelik o kim olduğumu bilmeden yıllarca beni sevmişti. Biz birbirimize aittik. Ne Camila ne de bir başkası bizi asla ayıramazdı.

Saat sekiz olduğunda diğerleriyle buluşmak için aşağıya indik. Lobide sadece Cleavon vardı. Bizi görünce gülümsedi. O da Dylan gibi siyah takım elbise giymişti. Tek fark o beyaz gömlek yerine koyu lacivert bir gömlek giymişti.

Cleavon yanıma geldi. Sağ elimi tutup beni olduğum yerde döndürdü. Dylan'a bakarak "Dostum, bu gece gözünü Elya'nın üzerinden ayırma. Yoksa bir başkası elinden kapabilir. Çok güzelsin bu gece."

"Teşekkür ederim Cleavon. Dylan'ın merak etmesine gerek yok. Gözüm ondan başkasını görmüyor."

"Ben uyarımı yapayım." Gözleri asansörden inen Pansy'e takıldı. "Bir uyarı da benim için gerekli sanırım," diye mırıldandı. Ben Dylan'ın koluna girerken, Cleavon hala gözlerini Pansy'den ayıramıyordu.

Pansy, uçuşan tül etekleri ve göğüs kısmını kaplayıp bele doğru incelen parlak taşlardan oluşan, siyah straplez elbisesiyle harika görünüyordu. Artık birazda olsa uzamış saçlarını arkadan topuz yapmıştı. İçimden Cleavon'a asıl dikkat etmesi gereken kişinin kendisi olduğunu söylüyordum. Pansy'i bu gece bir başkasına kaptırabilirdi.

Ne Pansy ne de Cleavon bir şey söylüyordu. İkisi de öylece birbirine bakıyordu. Sonunda sessizliği Dylan bozdu.

"Pansy, çok hoş görünüyorsun."

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin