Zaman Savaşçıları 3 Kralın Doğuşu Bölüm 7

71 8 0
                                    

ELYA...

Parmaklarımla, artık donuk bir şekilde gökyüzüne bakan gözlerinin üzerinde biraz oyalandıktan sonra, gözkapaklarını indirdim. Her şey bitmişti. Dylan bu kez gerçekten ölmüştü. Garip olan hiçbir şey hissetmememdi. Kucağımda soğuyan bedeniyle birlikte, kalbimde soğumaya başlamıştı. Montel'in kahkahası hala devam ediyordu. Kafamı kaldırıp ona baktım. İçimde büyüyen öfke, yok ediciydi. Ben yok ediciydim.

"Seni öldüreceğim," diye fısıldadım. Dylan'ın kucağımdaki kafasını nazikçe yere bırakıp ayağa kalktım. Edelux'un, keyifle Montel'i izlediğini gördüm. Edelux umurumda değildi. Umurumda olan tek şey Montel'di. Ayağa kalktığımı gören Montel sonunda kahkaha atmayı bırakmıştı. Yinede yüzündeki gülümseme solmamıştı.

"Var oluşuma sağladığınız katkı nedeniyle size teşekkür ederim kraliçem. Kralınız olarak, sizi mutlu etmek için elimden geleni yapacağım," diyerek önümde eğildi.

Ona doğru bir adım attım. "Bu noktanın, hem var oluşu hem yok oluşu simgelediğini söylemiştiniz." Etrafımdaki sessizliğini koruyan kalabalığa baktım. "Bugün var oluşa hepiniz şahit oldunuz. Ve şimdi sıra yok oluşta," diye bağırdım.

Edelux ve Montel'in yüz ifadeleri hızla değişirken kolyem parlamaya başladı. Gücü hissedebiliyordum. Bu güç herkesin sonu olacaktı. Karanlık bir girdap yukarıdan aşağıya inerken kalabalığın çığlığı umurumda değildi. Bana doğru fırlatılan enerji topları karanlık girdap tarafından yutuluyordu. Her şey yok olmanın eşiğindeydi. Kollarımı açarak girdabın tüm evreni kaplamasına izin verdim. Karanlığın içinde gördüğüm son şey, Dylan'ın kaybolup giden vücuduydu. Gözlerimi kapatıp, karanlığın içine karışmayı bekledim.

Hissettiğim acıyla gözlerimi açtığımda, şaşkınlıkla gözlerimi birkaç kez kırptım. Haefen'in, bileğimden akan kanı kasenin içine akıttığını gördüm. Neler oluyordu böyle? Bir saniye önce karanlık tarafından yutulduğuma emindim. Oysa şimdi, hiçbir şey olmamış gibi, yeniden tören anına dönmüştüm. Kasenin içindeki kana baktım. Biraz önce olduğu gibi kanım önce, kasenin içindeki sıvıyı pembe renge çevirdi. Hemen ardından da girdap halinde dönerek, gökkuşağının rengini aldı.

"Sanctus navitas inside vos nascuntur iterum. Kutsal enerji senin içinde yeniden doğsun."

Haefen'in sözlerini şaşkınlıkla dinliyor ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Gördüğüm şeyler bir rüya mıydı yani?

Yine aynı şeyler oluyordu. Girdap havalanarak bir enerji yumağına dönüştü. Montel ileriye çıkarak, enerji topunun göğsünün içine aldı. Biraz sonra parlayarak güçlerine kavuştu. Her şey bir öncekinin aynısıydı.

Telaşla başımı Dylan'a çevirdim. Yaşıyordu. Ölmemişti. Yine bana gözleriyle kaçmamı söylüyordu. Montel, beni kendine çekerek, tıpkı rüyamda gördüğüm sözleri tekrar etti. Konuşamıyordum. Kafam karışmış ve kalbim korkuyla atıyordu.

Montel suskunluğum karşısında kahkaha atıp beni bıraktı. "Şimdi sıra aramızdaki engeli kaldırmakta."

Şok içindeydim ve yerimden kıpırdayamıyordum. Montel'in, Haefen'in elinden hançeri alıp Dylan'a doğru yürümeye başladığı an aklım başıma geldi.

"HAYIR."

Montel, bana dönerek bir kez daha kahkahasını savururken, Hançer havada parladı. Bir an sonra Dylan'ın göğsünde yine aynı karanlık boşluk yayılmaya başlamıştı. Olanlara inanamıyordum. Dylan'ın yanına gidecek gücü dahi kendimde bulamamıştım. Olduğum yere çöktüm.

Bu olanlar bir kabustan farksızdı. Bir kez daha Dylan'ın donuklaşan gözlerinin içine bakıyordum. Aşık olduğum bu gözlerin ışığı sönmüştü. Montel, kahkahalarına devam ediyordu. Bense şoka girmiş hiçbir şey yapamıyordum. İçimdeki acı çok fazlaydı. Göz yaşlarım görünüşümü bulanıklaştırırken, çığlığım Montel'in kahkahasını bastırıyordu. Kolyemin ışığı bir kez daha parlamaya başladı. Karanlık girdap, yeniden her şeyi yutarken acımın artık son bulmasını istiyordum.

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin