Zaman Savaşçıları 2 Kraliçelerin Yükselişi Bölüm 12

123 12 1
                                    

Hastahaneden çıktığım akşam Pansy'nin dairesindeydim. Pansy baygın kaldığım günlerde neler kaçırdığımı anlatıyordu.

"İnabiliyor musun? Arora, Beaton'un kızıymış. Duyduğum zaman şok oldum. Önce Demir şimdi de Arora. Acaba daha bilmediğimiz kaç çocuğu var?"

Gülümseyerek kahvemden bir yudum aldım. "Yapma ama Pansy. Beaton'un çocuğu olamaz mı yani?"

"Ne demek istediğimi sen de biliyorsun. Tamam, Demir'in annesiyle evliydi ama Arora'nın annesiyle ne zaman bir ilişkisi oldu? Anlatmak istediğim, Beaton Arora'yı ve annesini terk etmiş gibi görünüyor."

"Bunu bilemeyiz Pansy. Beaton aile dostumuzdu ve ben bile onun çocuklarından habersizdim. Hem bak Arora buraya geldi. Demek ki kızını korumaya her zaman devam etmiş. Eğer terk etmiş olsa neden Arora buraya gelsin?"

"Tamam terk etmediğini varsayalım. Arora neden Nedjima'da garsonluk yapıyordu? Yani sonuçta Beaton zengin biri. Neden kızına hiç yardımcı olmamış?"

"Belki de kız kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmek istemiştir. Olamaz mı?"

"Bana garip geldi." Dalgın bir şekilde kahvesini içmeye başladı. "Üstelik Beaton'a benzemiyor bile."

Cevap vermedim. Uyandığımda Demir yanımdaydı. Bu kez baygın kalmam bir gün sürmüştü. Arora hakkında gerçeği bildiğinden ve Dylan'ın Arora'yı herkese nasıl tanıttığından bahsetmişti. Arora'nın sırrını bizim dışımızda sadece prensler ve Beaton bilecekti.

Hastahaneden çıktığımda ilk olarak Arora'yı ziyaret etmiştim. O da bizim binada tek boş kalan ikinci kata yerleşmişti. Hala biraz tedirgin görünüyordu ama artık bir karar vermişti ve verdiği bu karardan geri dönmeyecekti. Akşam yemeğinden sonrada prensler ve Arora, Beaton ile görüşmeye gittiklerinde bende Pansy ile vakit geçirmek istemiştim.

En çok Dylan'ı görmek istiyordum ama hastaneden çıktıktan sonra onu hiç görememiştim. Galiba Camila ile beraberdi ya da başka bir işi vardı. Camila ile olan görevi bir kez daha aklımı kurcalamaya başladı. Ne gibi bir görev olabilirdi ki? Elbette bu soruma bir cevap bulamadım.

Dylan ile her şeyi yoluna koyduğumuza göre belkide geceyi onun dairesinde geçirebilirdim. Bu düşünce gülümsememe yol açtı. Bu çocuğa gerçekten çok aşıktım.

İzin isteyerek Pansy'nin yanından ayrılıp kendi daireme çıktım. Yarım bıraktığım kitabı elime alıp okumak için koltuğa uzandım. Kitabı okurken sızıp kalmışım. Uyandığımda çoktan gece yarıma gelmişti. Koltukta uyuyup kalmanın en kötü tarafı her yerinin tutulmuş olmasıydı. Birkaç esneme hareketi yaparak koltuktan kalktım.

Dylan'ın yanına gitmek için dairemden çıktım. Asansörü beklemektense merdivenlerden inmeye karar verdim. Bir an acaba Dylan uyudu mu diye düşündüm. Çünkü onu uyandırmak istemezdim. Sonra aklıma dairesinin şifresi geldi. Umarım değiştirmemiştir. Onun katına geldiğimde koridora çıkmak için kapıyı tam açıyordum ki duyduğum bir sesle elim kapının kolunda kaldı.

Koridor da iki kişi konuşuyordu. Kapıyı sessiz olmaya çalışarak hafifçe araladım. Dylan ve Camila'nın dairenin önünde durduklarını gördüm. Ne konuştuklarını anlamak için kulak kabarttım ama konuşmayı kesmişlerdi. Camila elleriyle Dylan'ın kazağından tutup, onu kendine çekti. Dylan'ın arkası bana dönük olduğu için yüzünü göremiyordum ama Camila'nın başını kaldırdığında az sonra neler olacağını anlamıştım. Nefesimi tutmuş öylece onlara bakıyordum. Dylan bunu yapmamalıydı. Onu öpemezdi. O dudaklar sadece bana ait olmalıydı.

Dudakları birleşirken varlığını unuttuğum o bıçak bir kez daha kalbime saplandı. Gördüğüm şey gerçek olamazdı. Bu... Bu bir rüya olmalıydı. Bir kabus. Fakat gerçekti işte. Dylan, Camila'nın öpücüğüne karşılık veriyor gibi görünüyordu.

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin