Zaman Savaşçıları 3 Kralın Doğuşu Bölüm 14

90 7 4
                                    

Edelux'un kanlar içindeki gövdesine bakarken düşünüyordum da, çektirdiği acılara, prenses Mia'nın ölmesine değmiş miydi yaptıkları? Sonu yine ölümle bitmişti. Dünyayı ele geçirmeye çalışmasına değer miydi?

Salonun içindeki sessizliği bozan tek şey, kuşların şen şakrak dışarıda cıvıldamasıydı. Kaşlarımı çattım. Kuşlar cıvıldıyor muydu? Koşar adımlarla salonun terasına çıktım. Yanılıyor olmalıydım. Volen diyarın ayak bastığım ilk günden bu güne dek, çevrede hiçbir havyan sesi duymamıştım. Oysa şimdi gökyüzüne baktığımda, kuşlar, gruplar halinde uçuşuyordu.

"Bunca zaman nerede saklanıyordunuz bakalım?" dedim kendi kendime.

Arora'nın hemen arkamda olduğunu fark ettiğimde, ona döndüm. O ise bana bakmak yerine gökyüzündeki kuşlara bakıyordu.

"Edelux, zamanı durduğunda, Volen diyarında bulunan bütün hayvanlar, donup kalmıştı. Artık o öldüğü için, zaman yeniden hareket etmeye başladı ve tüm canlılar uyandı."

Şaşkınlıkla, Arora'ya bakmaya devam ettim. O haklıydı. Bileğimdeki işaret yanmıyordu. Zaman yeniden hareket etmeye başlamıştı. Arora, bakışlarını bana çevirdi. Gözleri dolu doluydu.

"Teşekkür ederim Elya. Her şey için çok teşekkür ederim. Halkımızı kurtarmak için, beni kurtarmak için yaptığın fedakarlıkları asla unutmayacağım."

Cevap vermek yerine, iki adımda ona yaklaşıp sarıldım. Onun gibi benim de gözlerim dolmuştu.

Beraber salonun içine girdiğimizde, askerler ve savaşçılar, dizlerinin üzerine çöktü. Dylan ve Cerbol ile birlikte bende eğilirken, Calvin, Arora'nın yanına gidip ellerini tuttu.

"Kraliçe Arora ve Kral Calvin. Sizleri saygıyla selamlıyoruz." Gür sesli savaşçının bu söyledikleriyle, göğsüm gururla şişti. Başarmıştık. Edelux yok edilmişti. Arora kraliçe olmuştu.

"Lütfen. Ayağa kalkın." Arora'nın yumuşak sesi ile başımızı kaldırdık. Yeniden ayağa kalkarken etrafıma baktım.

Sıkıntıyla elimi enseme götürüp, "Şey... Kraliçem. Sarayına biraz zarar vermiş olabilirim. Lütfen beni affedin," dediğimde odanın içi kahkahalarla çınladı. Dışarıdan gelen sesler, kahkahamızı bölene kadar, gülmeye devam ettik.

Dylan ile göz göze geldiğimizde ikimizde kaşlarımızı çattık. Koşar adımlarla, terasa çıktık yeniden.

"KRALİÇE ARORA... KRALİÇE ARORA... KRALİÇE ARORA..."

Binlerce kişi sarayın bahçesine toplanmış, sevinç nidalarıyla, Arora'nın ismini haykırıyordu. Şehrin içinden daha bir çok kişi saraya doğru gelmeye devam ediyordu.

Arora ve Calvin el ele terasa çıkıp, Volen halkını selamladığında, kalabalığın mutluluğu görülmeye değerdi.

Arora, kalabalık sonunda sakinleşince konuştu.

"Sevgili halkım. Bin yıldır çekilen çile sona erdi. Artık, Volen diyarı hak ettiği huzurlu ve mutlu günlerin tadını çıkartabilir."

Kalabalık yine coşkuyla sevinç nidaları atmaya başladı. Arora bir köşede bekleyen askerlere baktı. "Volen diyarı, bu güne kadar birçok sıkıntı çekti. Geçmişte yaşanan hataların bir daha tekrarlanmaması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ayrıca bugünün önemine binaen tüm suçluların affedildiğini bildirmekten mutluluk duyarım. Bu diyarı, yeniden eski günlerine kavuşturmak için hepinizin yardımına ihtiyacım var. Gün birlik olma günüdür."

Askerler, hizaya girince neler olduğunu görmek için, aşağıya doğru eğildim. Aynı anda, enerji topları havaya atıldı. Askerler, Arora'ya olan saygılarını bu şekilde gösteriyordu. Kalabalığın coşkusu bir kez daha artarken Calvin ve Arora halklarını selamladı.

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin