Zaman Savaşçıları 3 Kralın Doğuşu Bölüm 13

79 8 1
                                    

Gökyüzünü kaplayan on binlerce enerji topu, bir anlığına güneşlerin ışığını kapatmış, parlak mavi bir ışıkla, yeryüzünü kaplamıştı. Dylan ile birbirimize baktık. Savaş için hazırdık. Daha sonra üzerimize doğru gelen, enerji toplarını yok etmek için kendi enerji toplarımızı fırlattık. İçinde olduğum grup geri planda kalacaktı. Mümkün olduğunca savaşın içinde yer almayacaktık. Bizim hedefimiz Edelux'un sarayıydı.

Cleavon'ın önderliğindeki savaşçılar, Volen askerlerinin oluşturduğu duvarı açacaklardı. Demir ve askerleri ise saraya giden yolu temizleyeceklerdi. Bizde bu süre zarfında başımıza bir iş gelmemesi için sadece savunma amaçlı güçlerimizi kullanacaktık.

Gökyüzünü kaplayan enerji toplarının sayısı giderek azalırken, birebir dövüşler başlamıştı. Taşıdığım çantanın ağırlığının giderek azaldığını fark ettim. Hemen çantayı çıkartıp, fermuarını açtım. Kolyem, parlıyordu. Son savaştan bu yana onu takmamıştım. Artık takma zamanımın geldiğini anladım. Kolyenin kopçasını takarken, gerçektende ağırlığının kalmadığını fark ediyordum.

Tenime değen kolyenin, içindeki gücü kullanmam için sabırsızlandığını hissettim. Havadaki enerji kolyenin ruhunu uyandırmıştı. Tabii bir ruhu varsa. Nedense ben olduğuna inanıyordum.

Cerbol, grubumuza yönelmiş bir avuç Volen askerini fark etmesiyle, pozisyonlarımızı aldık. Gücümüzü fazla kullanmadığımız için enerji toplarıyla onları yok etmemiz zor olmamıştı.

Yeniden, tüm güçleriyle Volen askerleriyle çarpışan savaşçıları izlemeye başladım. Savaşçılarımızın sayısı on binleri aşıyordu. Yinede Volen askerlerinin sayısı bizden çok daha fazlaydı ki bu sadece bizim görebildiğimiz kadarıydı. Şehrin içinde mevzilenmiş Volen askerlerini bu sayıya dahil etmiyordum.

Savaşçılarımız canla başla savaşıyorlardı. Aslında burada durup beklemek yerine onlara yardım etmek istiyordum fakat güçlerimi daha zor anlar için saklamalıydım. Hoş şimdiden o zor anlar yaşanmaya başlamıştı.

Saatlerdir devam eden savaşta, bizimkiler hala bir sonuç elde edememişti. Tüm güçleriyle Volen askerlerine saldırmaya devam ediyorlardı. Zaman zaman, savaşçıları aşan Volen askerleri bulunduğumuz noktaya ulaşmaya çalışıyordu. Benim burada olduğum haberini almış olmalılardı. Bu nedenle grubumuza yönelik saldırılar gittikçe artmaya başlamıştı.

Grubumuz gergin bir şekilde kıpırdanırken, artık daha fazla burada duramayacağımı anlamıştım. Neredeyse üç gündür savaşıyorduk ve daha şehrin içine girememiştik bile. Şimdiden yüzlerce savaşçıyı kaybetmiştik, bir o kadarı da yaralıydı. Dylan, aklımdan geçenleri anlamış olacak ki beni kolumdan tuttu.

"Planımıza sadık kalmalıyız Elya."

Gözlerimi, ona çevirdiğimde onunda savaşmak için sabırsızlandığını görebiliyordum. Yeniden, bakışlarımı şehrin sınırına çevirdim. "Kaybediyoruz," dedim. "Çok fazla Volen askeri var. Savaşçılarımızın, onlar karşısında hiçbir şansı yok. Onları yensek bile şehrin içinde daha binlerce asker bizi bekliyor." Yeniden Dylan'a baktım. "Onlara yardım etmeliyim. Başka şansımız yok."

Karşı çıkmak istediğinin farkındaydım. Fakat gerçekten savaşçılarımıza yardım etmem gerekliydi. Güçlerimi şu an kullanamazsam, zaten planımıda uygulamaya geçiremeyecektik. Sonunda Dylan'ın kolumu tutan elleri aralandı. Bende Dylan'ın fikrini değiştirmesine zaman tanımadan ilerlemeye başladım.

Çok fazla ilerleyememiştim ki, hemen yanı başımda açılan geçit nedeniyle çığlığı bastım. Geçitten, çıkan adam önce bana, sonra şehrin hemen sınırındaki savaş alanına baktı. Geriye doğru bir adım attım. Dylan hemen yanıma gelmiş ve karşımızdaki adamın hangi tarafta olduğunu çözmeye çalışıyorduk. Adamın safkan bir Volen olduğunu tahmin ediyordum.

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin