Zaman Savaşçıları 3 Kralın Doğuşu Bölüm 4

84 9 5
                                    

"Dylan?"

Sesimdeki umudu ben bile fark etmiştim. Ama daha ismini söyler söylemez, karşımda duran, bu gizemli yabancının, Dylan olmadığını anlamıştım. Evet, gözleri Dylan'ın gözlerinin, birebir kopyasıydı ama... İşte o 'ama' beni kahrediyordu. Dylan ölmüştü. Artık bunu kabullenmem gerekliydi. Yinede anlamamın sebebi, tek başına bu gerçek değildi.

Dylan'ın boyu bu kadar kısa değildi. Ayrıca, vücut hatlarıda, siyah kıyafetlerinin ardında kıvrımlıydı. Bir kere, hangi erkeğin vücudu kıvrımlı olabilirdi ki? Bir an şaşkınlıkla bakakaldım. Kargaşanın içinde bunu nasıl da fark edememiştim? Üstelik ses tonu bile, bir erkeğe göre çok daha yumuşaktı.

"Sizi hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm kraliçem," derken, gizemli yabancı sonunda yüzündeki peçeyi çıkardı. Ağzım şaşkınlıkla açık kalmıştı. Karşımda, benim boylarımda bir kız çocuğu duruyordu. Fakat beni en çok şaşırtan, gizemli yabancının bayan olması değildi. Şaşırmıştım, çünkü karşımda Dylan'ın bayan versiyonu duruyordu.

Karşımda, aynı bronz tene sahip ve açık kumral saçları olan biri vardı. Dylan'da olduğu gibi, gizemli bayanında dipsiz bir kuyuyu andıran siyah gözlerini uzun kirpikler çevreliyordu. Çene yapıları dahi birebir aynıydı. İnsanlar çift yaratılırmış diye bir deyim vardı ve ben şu an, o deyimin canlı şahidini karşımda görüyordum. Tek fark, gizemli yabancının bayan olmasıydı. Ayrıca yaşıda küçük olmalıydı. Henüz on sekiz yaşlarında görünüyordu. Tabii, burada görünüş yanıltıcıydı. Yaşının daha büyük olduğundan emindim.

Sonunda sesime kavuştum. "Hayır, sorun değil. Ben sadece..." Sustum. Gözlerim dolarken devam ettim. "Ona çok benziyorsun," dedim.

Kime benzediğini sormadı. Yüzünde anlayışlı bir ifade vardı. Dylan'a olan benzerliği beni o kadar şaşırtmıştı ki, gizemli bayanın neden buraya geldiğini unutmuştum. Yanağımdan süzülen bir damla yaşı elimin tersiyle sildim. Kendimi toparlayarak, ciddi ifademe geri döndüm.

"Seni dinliyorum."

"Kraliçem, ne öğrenmek istiyorsunuz?"

Dudaklarım alaycı bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Her şeyi. En başından itibaren anlatsan iyi olur. Bende sana güvenip güvenmeyeceğime karar vereceğim. Kimsin? Kimin için çalışıyorsun? En önemli soru, beni neden takip ediyorsun?" Kollarımı önümde birleştirip, sırtımı duvara yasladım. Her ne kadar söyleyeceği şeyleri çok merak etsemde, bunu ona belli etmemeye çalışıyordum.

Gizemli bayan, etrafına bir göz attı. Sonra karşımdaki koltuğa geçip, rahat bir şekilde oturdu. Gözlerini bana dikerek, konuşmaya başladı. Bakışlarımı, kaçırmamak için kendimi zorladım. İçimdeki acıyı görmezden gelerek, anlattığı şeyleri dinlemeye başladım.

"Benim adım Cerbol. Safkan bir Volenim. Dünya yaşına göre kırk yedi yaşındayım. Size göre yaşlı, Volen diyarına göre gencim. Yirmi iki yıldır, Volen ordusuna hizmet etmekteyim."

"Volen askeri olduğunu zaten biliyorum. Bu nedenle çokda şaşırmadım," dedim.

Cerbol devam etti. "Aynı zamanda, yedi yıldır Volsat'a hizmet etmekteyim."

İşte bu, beni, şaşırtan bir haberdi. "Yani çift taraflı ajansın!"

"Ben sadece Volen diyarının geleceği için çabalıyorum kraliçem. Hakkımız olan özgürlüğe kavuşmak istiyorum."

"Peki, gerçekte kimin tarafındasın? Hizmet ettiğin efendin kim?"

"Tabii ki, sizlere, kraliçelerimize, hizmet ediyorum," dedi. Sanki ona hakaret etmişim gibi bakıyordu.

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin