Zaman Savaşçıları 2 Kraliçelerin Yükselişi Bölüm 14

95 9 0
                                    

Camila'nın peşinden Volen diyarına gitmemin üzerinden bir hafta geçmişti ve ben hala Camila ile konuşmak için uygun bir fırsat bulamamıştım. Aslında bunun sebebi Dylan'dı. Ona duyduklarımı anlatmamıştım. Henüz öğrenmesinide istemiyordum. Hala oyuna devam ettiği için Dylan haliyle boş zamanlarında ya Camila'nın yanında oluyordu ya da benim yanımda oluyordu. Yani hem benim hem Camila'nın yalnız olduğu bir zamanı denk getirememiştim.

Hafta sonuydu ve sonunda isyan etmiş en azından bir gün dahi olsa dinlenmek istediğimi dile getirerek Demir'le olan eğitimimi iptal ettirmiştim. Dinlenmeden her gün her gün yaptığım bu eğitimler beni gerçekten çok yoruyordu. Biraz nefes almaya ihtiyacım vardı.

Öğlene kadar güzel bir uyku çektikten sonra kalkıp üzerimi giyindim. Bir şeyler yemek için kafeteryaya indiğimde diğer herkesin orada olduğunu gördüm. Camila, hemen yanında oturan Arora ile muhabbet ediyordu. Dylan'ın geçenlerde yaptığı yorum nedeniyle, Camila, Arora'yı kendi safında görmüş ve onunla samimiyetini arttırmıştı. Sanki aylar önce Nedjima'da onu azarlayan kendisi değilmiş gibi.

Arora saygılı bir şekilde Camila'nın söylediklerini dinlerken bana baktı. Gözleri beni kurtar dercesine bakıyordu. Gülümseyerek başımı çevirdim. Üzgünüm, tek başınasın dedim içimden.

Pansy, Cleavon'la sohbet ederken Dylan'da Calvin ile konuşuyordu. Ben masaya oturduğumda bir anlığına başını kaldırıp bana baktıysa da yeniden Calvin'le konuşmaya devam etti. Garsona siparişimi verdikten sonra ben de Pansy ve Cleavon'un konuşmalarına kulak kabarttım.

"Çok sıkıldım," dedi Pansy.

"Bebeğim. Dışarı çıkamayız. Beaton'un kesin emri var. Bizler bile artık bir yere gidemiyoruz gördüğün üzere."

"Ama hiçbir şey yapmadan öylece dairemize sıkışıp kaldık. Farklı bir şeyler yapmak istiyorum."

Calvin, Pansy'den bakışlarını ayırarak, bize "Neden bu akşam bende toplanmıyoruz. Beraber film izler, bir şeyler içeriz," dedi.

"Güzel fikir," dedi Camila.

Hepimiz sırasıyla bu teklifi kabul ettik. Yemeklerimizi yerken yine herkes farklı bir konudan konuşmaya devam ediyordu. Demir'in kafeteryadan içeri girdiğini görünce ona el salladım. Yanımıza gelince diğerlerini selamlayıp bana döndü.

"Beaton, seni görmek istiyor."

"Hımm. Tamam, geliyorum."

Dylan'ın meraklı bakışları altında diğerlerine afiyet olsun diyerek kalktım. Beaton neden beni görmek istemişti acaba?

Odasına girdiğimde Beaton masasında oturmuş birkaç evrak inceliyordu. Beni görünce gülümsedi.

"Hoş geldin Elya."

"Merhaba Beaton amca. Demir, beni görmek istediğini söyledi."

"Evet. Otur bakalım. Konuşmamız gerek."

Koltuklardan birine oturdum. Beaton'da yerinden kalkıp karşıma oturdu. Elinde tuttuğu evrakları aramızdaki sehpanın üzerine koydu. Gözüme çarpan ilk şey çizimlerdi. Bir evin planlarını gösteriyor gibiydi.

"Elya, seninle konuştuğumuz şu konu. Artık zamanı geldi."

Sehpanın üzerinde duran kağıtlardan birini alıp incelemeye başladı. Başımı kaldırıp sordum.

"Edelux'un sarayının çizimleri mi yoksa?"

"Evet. Orada bulunan casuslarımız sayesinde bu krokileri hazırladık. Elbette bazı yerlerinde hatamız olacaktır. Fakat sarayın şu anki halini gösteren en yakın çizim bunlar."

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin