Zaman Savaşçıları 3 Kralın Doğuşu Bölüm 11

71 8 0
                                    

Bir kez daha gücümün sınırlarını merak ederek, koridorda ilerlemeye başladım. Hiç bir element ya da hiçbir taş benim gücüm karşısında yeterli değildi. Sadece Volen diyarında değil, tüm evrende, dünyada bile şu an herkesi dondurmuştum. Kullanmış oldukları taşlar önemli değildi. Taşlaşmış savaşçıların arasında ilerlerken gözlerimi Pansy'den ayıramıyordum. Sorsel'in yanından geçerken durdum. Onun omzuna dokunduğumda, enerjisini çözdüm. Karşısındaki manzarayı anlayamamıştı. Ona açıklama yaparak zaman kaybedemezdim. Savaşçının elindeki Pansy'i çekip aldım.

"Sorsel, yardım et," Sorsel, hemen yanıma gelerek, Pansy'i kollarının arasına alarak kucakladı.

"Çok kan kaybetti. Bir an önce onu dünyaya götürmemiz gerek," diyen Sorsel'e başımı salladım.

Her şey şimdilik bu şekilde kalabilirdi. Sorsel ile birlikte saraydan çıktık. Açtığım geçitle Vynan şehrinin hemen dışına ulaşır ulaşmaz, koşar adımlarla, dünyaya açılan geçidin olduğu noktaya gittik. Çevremde donup kalmış savaşçılara bakmadım. Savaş meydanını inceleyecek vaktim yoktu. Tek düşüncem Pansy'i kurtarmaktı.

Sonunda dünyaya ulaştığımızda, hemen hastaneye gittik. Sorsel, Pansy'i sedyeye yatırırken bende sağlık görevlilerin dondurulmuş enerjilerini teker teker çözüyordum. Doktorlar, bir anda ortaya çıkmamızı sorgulamadan, enerjisini serbest bıraktığım Pansy ile ilgilenmeye başladılar.

"Kraliçem, geri dönmeliyiz," diyen Sorsel'e cevap vermek yerine yine başımı salladım. Haklıydı. Şu an tüm evren donmuşken, bu fırsattan yararlanmalıydık. Yeniden Volen diyarına gittik. Doktorların, Pansy'i bir an önce iyileştirmelerini umut ediyordum.

Bu kez savaş alanında ilerlerken, gözlerim Dylan'ı aradı. Fakat onu hiçbir yerde göremedim. Başka bir yerde savaşıyor olmalıydı. Onu arayarak vakit geçirmek istemedim. İyi olduğundan emindim. Bu nedenle yeniden, Sorsel ile birlikte, Mexpolye şehrine gittik.

Ayrıldığımız saraya geri dönerken, Sorsel'e baktım. "Sende yaralanmışsın. Dünyaya geri dön. Bir sorunla karşılaşacağımızı sanmıyorum."

"Beni merak etmeyin kraliçem. Ufak bir sıyrık sadece."

Sarayın içindeki savaşçılarımızı teker teker dokunarak, enerjilerini serbest bıraktım. Yeniden yukarı kata çıktığımızda, konsey üyesini yatağından kaldırıp, savaşçılara teslim ettim. Kimseyi ikna etmek gibi bir niyetim yoktu artık. İster bizden tarafta olsun, ister olmasın. Bu nedenle, oradan ayrılıp, diğer konsey üyelerinin saraylarına giderek, hiçbir sorunla karşılaşmadan üyelerin hepsini savaşçılara teslim ettim. Zaman savaşçılarını çözdüğümde hepsi şaşkındı. Yinede verdiğim emirleri sorgulamayarak verilen görevleri yerine getiriyorlardı.

Sonunda Pansyan'ın bulunduğu saraya ulaştığımda, buradada yaşanan çatışmanın izleri görünüyordu. Pansyan'ı da çözerek, açıklama yapması için Sorsel'i onun yanında bırakarak, son konsey üyesini bulmak için yatak odasına çıktım. Fakat odada kimse yoktu.

"Burada kimse yok," diyerek aşağıya bağırdım. Pansyan ve Sorsel yanıma geldiler.

"Sarayın içinde bir yerlerde olmalı," diyen Sorsel, savaşçılara arama emrini vermek için aşağıya indi. Pansyan ile odada yalnız kalmıştık. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Bu nedenle yatağın köşesine oturdum.

"İyi misiniz kraliçem?"

İyi değildim. Cevap vermeyerek baş dönmesiyle mücadele etmeye başladım. Uzun zamandır, baygınlık yaşamıyordum. Fakat ilk defa kullandığım bu güç beni yormuştu. Başımı ellerimin arasına alarak eğildim. Gözlerimi kapatıp, derin derin nefes aldım. Bu şekilde yapmak biraz daha iyi gelmişti. Yinede sırtımdan soğuk terler boşalıyordu.

Zaman Savaşçıları Serisi - &- 3 Hikaye Bir Arada😊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin