Bölüm 64: Anita

1 0 0
                                    

"Anne Fersus'tan neden hoşlanmıyorsun? Yoksa aklıma gelen şey mi anne?"

Bugün'ün geleceğini biliyordum. Tanya elbet bir gün fersus'un oğluyla birlikte olmasını neden istemediğimi merak edip soracaktı. Üstelik Tanya'nın babasından önce başka birisini sevdiğimi ve ondan ayrılmak zorunda kaldığımı biliyordu. O adamın kim olduğunu hiç sormamıştı daha önce.

Galiba artık ona herşeyi anlatmamın zamanı gelmişti.

"Pekala kızım, sana her şeyi anlatacağım. Ama önce otursak iyi olur."

Koltuğa geçip oturduk.

"Babandan önce başka bir adamı sevdiğimi biliyorsun."

"Evet biliyorum. Zaten bu yüzden yıllarca onu sevmeyerek babama acı çektirdin ve senin yüzünden sonunda bizi terketti."

Tanya her zaman babasının gitmesinden dolayı beni suçlamıştı. Bu durum beni hep çok üzmüştü. Fakat Tanya bana ne kadar kızsa da elimde olan bir şey yoktu. Geçmişte Tanya'nın babasını sevmeyi denemişsem de yapamamıştım. Çünkü o adamı kalbimden hiç bir zaman atamamıştım.

"Tanya canım, baban seni değil sadece beni terketti. O seni hala çok seviyor."

"Evet ama senin yüzünden şimdi uzakta ve onu çok nadir görebiliyorum."

"Canım biliyorum babanı görememek seni çok fazla üzüyor. Bana kızgın olduğunu da biliyorum ama inan bana kızım, babanı sevmek için çok çabaladım. Çok çabaladım ama olmadı işte. Yapamadım!"

"Her neyse anne, zaten konumuz bu değil. Sen Fersus'u neden sevmediğini anlatacaktın bana."

Belli ki Tanya bu konuda daha fazla konuşmak istemiyordu.

"Aslında sorun onu sevmemem değil Tanya; tam tersine sorun onu sevmem. Hem de çok sevmem."

Bir süre Tanya'nın az önce söylediklerimin ne anlama geldiğini idrak etmesini bekledim.

"Yani doğru mu anlıyorum? Gençliğinde sevdiğin adam, Fersus muydu?"

"Evet oydu."

"Ben zaten bundan şüphelenmiştim ama doğru olamaz diye düşündüm."

Tanya'nın bunu tahmin etmesine hiç şaşırmamıştım. Ne de olsa o çok zeki bir kızdı.

"Yani bu eski aşk hikayesi yüzünden babama acı verip evi terketmesine sebep olman yetmezmiş gibi şimdi de benim aşk hayatımı mahvetmeye mi çalışıyorsun?"

Tanya'nın sesi çok öfkeli geliyordu. Belki de kendince haklıydı da. Ama yine de bu tavrı beni üzmüştü. Sonuçta tek yaptığım onu korumaya çalışmaktı.

"İnan bana kızım ilişkinizi onaylamayışımın tek sebebi Dragon'un da babası gibi olmasından, seni üzmesinden endişe etmem."

Bu sözlerimden sonra Tanya'nın sesi biraz yumuşamıştı.

"Anne anlıyorum, Fersus'la bir aşk yaşamşsınız ve işler yolunda gitmemiş. Ama sizin ilişkiniz yürümedi diye bizim ki de yürümeyecek diye bir şey yok."

"Hayır Tanya anlamıyorsun, geçmişte bizim de ailelerimiz ilişkimizi onaylamıyordu. Fersus'la kaçmaya karar vermiştik ve o son anda korktu. Korktu ve yapamadı. Biz de ayrıldık."

Tanya uzanıp elimi şefkatle tuttu.

Sözlerime devam ettim.

"Korkaklık yaptı ve beni yarı yolda bıraktı. Uzun bir süre kendime gelemedim. Kalbim çok kırlmıştı. Senin yaşlarındaydım."

"Ah anne! Keşke en başından tüm bunları bilseydim. Bunca zaman sana hep babamı sevmedin diye kızdım seni suçladım. Oysa neler yaşamışsın. Ne zor günler geçirmişsin. Ah bilemedim anne! Bilemedim ve yaşadıkların yetmezmiş gibi ben de sana yüklendim. Şimdi tüm bunları öğrendikten sonra çok pişmanım. Beni affedebilecek misin anne?"

Bunları söylerken elleri hala elimi tutuyordu. Boştaki diğer elimle uzanıp yanağını okşadım.

"Ah benim canım kızım! Ne affetmesi ben san hiç kızmadım ki."

Sarıldık. Öfkeyle başlaya bir tartışma bizi nerelere getirmişti. Kızımla bağlarımızı kuvvetlendirmiştik ilk defa. Babası gittiğinden beri onunla hiç bu kadar yakın olmmıştık daha önce.

"Ah anne düşünüyorum da ben senin yerinde olsam, Dragon beni terketse, yarı yolda bıraksa dayanamazdım. Senin kadar güçlü duramazdım."

Bunları söylerken elini karnına götürmüştü.

"Ama bırakacak Tanya. Annesi ilişkinizi onaylar mı sanıyorsun. O kadın herşeyi biliyor ve benden nefret ediyor. Oğlunun benim kızımla evlenmesine asla izin vermeyecektir. Annesi karşı çıktığında ne yapacak sanıyorsun? Annesine karşı gelebilecek mi dersin? Hiç sanmıyorum. Onun da babası gibi korkak olduğuna eminim."

Tanya'yı üzmekten nefret ediyordum. Ama ilerde daha fazla üzülmesine engel olmak için bunları söylemeliydim. Kızımın da benim yaşadıklarımı yaşamasına izin veremezdim.

"O babası değil anne! tamamen farklı bir kişi. Babası gibi davranacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun anne?"

"Kişiler soya çeker Tanya. Babasından farklı davranmasını bekleyemeyiz."

"Hayır anne! Dragon babası gibi değil! O asla beni yarı yolda bırakmaz! Evleneceğimize söz verdi ve göreceksin evleneceğiz! Annesi izin versin yada vermesin!"

Tanya artık öfkeyle bağırmaya başlamıştı. Ben de en az onun kadar öfkelenmiştim.

"Evlenmenize asla müsaade etmeyeceğim!"

"Senden müsaade istemiyorum zaten. Kendi kararlarımı verebilecek yaştayım."

"Benim çatımın altında yaşadığın sürece benim kurallarıma uyacaksın küçük hanım."

"Öyleyse ben de bundan sonra bu evde yaşamam olur biter!"

Bu sözleri söyledikten sonra kapıyı çarpıp çıktı. Arkasından öylece bakakaldım.

Biraz uzun bir bölüm oldu. Okuduğunuz için teşekkürler:)

Transilvanya'da Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin