Bölüm 56: Dragon

11 1 0
                                    

Tanya konsey toplantısında bayılmıştı. Apar topar hastaneye getirmiştik. Hasta odasının önünde bekliyorduk. Tanyanın annesi Anita beni burada istemiyordu. Açık açık söylemese de buz gibi bakışlarından anlıyordum. Ancak onun ne istediği önemli değildi. Tanya benim sevgilimdi ve tabi ki yanında olacaktım. Onun için Anita kadar ben de endişeliydim. Sırf o beni istemiyor diye gidecek halim yoktu. Endişeli bir bekleyişten sonra doktor dışarı çıktı. 

"Hastamız uyandı. Basit bir tansiyon düşmesine bağlı bilinç kaybı yaşamış. Neden bayıldığını öğrenmek için bir takım testler yapmamız gerekecek. Ancak önemli bir şey çıkacağını zannetmiyorum. Muhtemelen yorgunluktan olmuştur. Yine de içimizin rahat etmesi için test yapmakta fayda var. Birazdan hemşire gelip test için kan alacak."

İkimiz de rahat bir nefes aldık.

Anita "Yanına girebilir miyim?"

"elbette, hastamız gayet iyi. Yanına girmenizde hiç bir sakınca bulunmuyor."

Doktor'un bakışları bana kaydı.

"Siz ve genç delikanlı hastamızı ziyaret edebilirsiniz."

Anita bu sözlerden rahaatsız olmuş gibiyseydi de bir şey söylemedi. 

Tanya'nın yanına girdik. Anita hemen Tanya'nın baş ucuna koştu ve elini tuttu. Ben biraz geride durdum. Sonuçta o annesiydi ve kızıyla konuşmak için önceliği hak ediyordu. her ne kadar o beni sevmese de ben düşünceli davranıyordum.

Anita "Kızım, iyi misin? beni çok korkuttun."

Ben "Hepimizi çok korkuttun."

Tanya "Ben iyiyim merak etmeyin. bir anlığına gözüm karardı sadece. Ama şimdi iyiyim gerçekten."

Biraz sonra bir hemşire odaya girdi.

Hemşire "Kan almam gerekiyor."

hemşire kan almak için Tanya'nın koluna uzanmıştı ki Anita onu durdurdu. Bana bakarak konuştu.

"Bir saniye bekleyin, kızımın kanını bir vampirin önünde almanızı güvenli bulmuyorum. Önce onu dışarı çıkarın lütfen. Bir kaza olmasını istemiyorum. Anlarsınız ya!"

Bu kadarı da fazlaydı artık. Bu kadın ne dediğini biliyor muydu acaba! Kendi kız arkadaşımın kanını içip onu öldürecek değildim herhâlde. Tüm vampirler on sekiz yaşına girdikten itibaren kan içme dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmiş olurdu. On beş yaşında tüm diğer vampir özellikleri ile beraber kan isteği de ortaya çıkardı - tabi ki yine de on beş yaşından önce de yaşamak için kan içmek zorundaydık ancak kan kokusuna karşı kan içme dürtüsü on beş yaşında başlıyordu- ve on sekiz yaşına kadar, bu dürtüyü kontrol etmeyi öğrenirdik. Ben ise yirmi yaşındaydım. Kan kokusu aldığımda çılgına dönmüyordum. Tüm yetişkin vampirler gibi. Anita bunu biliyor olmalıydı. Bunu sırf beni istemediği için söylüyordu, bundan emindim. Üstelik benimle muhatap bile olmuyor, beni dışarı çıkarmasını hemşireye söylüyordu. Tanya için tehlikeli olmadığımı bildiğim halde -Üstelik o da biliyordu- beni dışarı çıkarmasına izin verecek değildim.

"Beni dışarıya çıkarmanıza gerek yok hemşire hanım. on sekiz yaşından beri kan kokusu duyduğumda çılgına dönmüyorum. Anlayacağınız Tanya için her hangi bir tehlike arz etmediğimden emin olabilirsiniz."

Bu sözleri söylerken direk olarak hemşireye bakmıştım. Madem ki Anita beni muhatap almıyordu. Ben de aynısını yapmakta kararlıydım. Terbiye ve düşünceli davranma da bir yere kadar! 

Hemşire Tanya'dan kanı aldıktan sonra konuştu.

"Sonuçlar bir kaç saat içinde çıkar. Sonuçlar çıktıktan sonra doktorunuz gerekli açıklamayı yapacaktır. İyi istirahatler."

Hemşire bu sözleri söyledikten sonra odadan çıktı. Bize de sonuçların çıkmasını beklemek kalmıştı artık.

Transilvanya'da Yasak AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin