Herkese tekrardan merhaba. Gerçekten ama gerçekten bu bölümü yazarken ve düzenlerken ağladım diyebilirim. Siz de her an ağlayabilirsiniz.
Size tavsiyem bu bölümü Ezgi Erdoğan - İz bırakan yaralar şarkısını dinleyerek okuyun. O şarkı bittikten sonra Sezen Aksu'dan - Son bakış şarkısını dinleyerek okuyabilirsiniz.
Sizleri seviyorum desteğiniz için teşekkür ederim sevgili okurlarım. Şimdi sizi bölümle yalnız bırakıyorum.
...Lorensi size keyifli okumalar diler...
Bölüm Kırk Bir - Acı Ve Suçluluk
Yazar
Ömer Asaf askeriyenin koridorlarında dönüp dururken, tek isteği İkra’ dan bir haber almaktı. Tek isteği sevdiği kadının iyi olmasıydı. Hayat onun için durmuş, nefes almayı unutturmuş gibiydi. Günler geçtikçe, ailesinin yüzüne bakamaz olmuştu. Eşini bulamıyor olması ona acı veriyordu. Acı ve bir o kadar da suçluluk.
Aradan tam bir hafta geçti ve hasret kaldığı kızın kokusunu bırak, sesini bile duyamıyor olması onu yeteri kadar çileden çıkartıyordu. Oysa ki o sadece tek bir mucize bekliyor, sabırla ayakta durmaya ve düşmana karşı direnmeye çalışıyordu.
Sevdiği kızın yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyorken, yatağında ona rahat uyku uyumak haramdı. Yemek yemek, içmek, yatıp kalkmak herşeyi yasaklamıştı kendine. Doğru düzgün yemek bile yemiyor, bir saat uyku bile uyumuyordu. Tek isteği ve dileği hayallerini süsleyen, ona iyi gelen kızı, eşini bulmaktı.
Askeriyenin koridorlarında gidip gelen Ömer Asaf’a, albay komutan Serhat bey yaklaştı. Yüzünde anlamsız bir ifade, sanki korku var gibiydi. Derin bir nefes aldı, “düşman hattından bir video kaydı gönderildi. Baksan iyi olur” deyince Ömer Asaf’ ın içine yerleşen korkuyla askeri odaya adımladılar ve birlikte içeriye girdiler. Dev ekranda oynatılmayı bekleyen karanlık video ile karşılaşınca, içeride ki tim bakışlarını komutanlarına çevirdi. Hepsi rahatta durmuş, elleri arkalarında bir şekilde başları önüne eğikti. Ömer Asaf ilerledi, ilerledi ve içeride yer alan ve bilgisayarlarla ilgilenen diğer askerlerin ona bakan bakışlarına anlık selam verip, tekrardan videoya baktı.
“Oynat oğlum” dedi Serhat bey bilgisayar başında duran askere.
Video oynatılır oynatılmaz, ekranda o aşağılık adamın yüz ifadesi belirdi.
“Ömer Asaf” dedi bir kez daha harfeleri gereğinden fazla uzun tutarak. Ömer Asaf öne doğru bir adım attı, yumruk olan eli hafaya kalktı. Komutanı omzundan tutarak durdurdu, ardından elini indirip, tüm herkes videoya odaklandı.
“Önce bir hal hatır sorayım Ömer Asaf. Sakin ol” dedi sanki Çürük görüntülü konuşur gibi. Çünkü Ömer Asaf’ ın onu görür görmez sinirleneceğini biliyordu.
“Nasılsın? Ee tabi sen iyi değilsindir. Bak sana kimi göstereceğim” diyerek telefonu sakinlikle ve yavaşça yan tarafa doğru çevirmesiyle ekranda beliren görüntüyle Ömer Asaf gözlerini büyüttü, “İ-İkra” dedi elleri yukarıya doğru bağlı duran ve yüzü ter içinde olan eşine bakarak. İkra güçlükle nefes alıyor, arkasında durmuş elinde ince kemer tarzında ki nesneyi kızın sırtına vuran kadın ile bir kez daha acı içinde bağırıyordu.
“Yapma!” diye bağırdı Ömer Asaf titreyen sesiyle. Oysa ki bu bir arama değil, gönderilen bir video kaydıydı. Tim gözlerinin yaşarmasına neden olamayıp bakışlarını videodan çekerken, İkra bir kez daha acı içinde bağırdı. Sesi Ömer Asaf’ ın kulaklarında çınladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN İZİ
ActionTerörler tarafından kaçırılan genç doktor, kendini hiç beklemediği bir anda mermilerin içinde bulur. Terör örgütü liderinin yaralanması ve göğsüne saplı kurşunu çıkartmaları için kaçırılan doktor, ve doktorun orada olduğunu bilmedikleri için operas...