Elitler Sınıfı (Classroom of The Elite) 3. Cilt - Türkçe Çeviri

2. Bölüm: Cennet ve Cehennem Arasındaki Sınır - 2. Parça

Gemiden indiğimizde, birbirimizle dostça sohbet ederken, sınıf öğretmenimiz bizi sert sözlerle karşıladı.

"Şimdi D sınıfı için yoklama yapmaya başlayacağım. Adınızı duyduğunuzda lütfen yüksek sesle ve net bir şekilde cevap verin."

Sınıf öğretmenimiz elindeki kâğıtlarla yoklama almaya başladı ve bir yandan da sıraya girmemizi söyledi. Chabashira-sensei öğrencileriyle aynı türden bir forma giyiyordu. Bu atmosfer yaz tatilinden çok eğitim kampına benziyordu. Yine de öğrencilerin çoğu gergin görünmüyordu.

"Oh, hadi ama! Boş zamanımı şimdiden istiyorum! Deniz hemen önümde!" diye mırıldandı tam arkamda duran Ike.

Öğrencilerin çoğu kumsala doğru koşmak istiyordu. Çok geçmeden uzun boylu bir öğretmen hazırlanmış beyaz platforma çıktı. Bu Mashima-sensei'ydi, A sınıfının sınıf öğretmeni. Normalde İngilizce öğretirdi ve inatçı bir mizaca sahip olmasıyla tanınırdı. İlk bakışta vücut geliştirmeci tiplerden biriyle karıştırılabilirdi. Profesyonel bir güreşçi gibi yapılıydı ama aslında oldukça zekiydi. Geçmişte özel dersler bile vermişti.

"Öncelikle, sağ salim geldiğiniz için mutlu olduğumu söylemek isterim. Ancak, aranızdan birinin hastalığı nedeniyle katılamaması büyük talihsizlik."

"Vay canına, biri hasta olduğu için mi geziye katılamadı? Zavallı çocuk," dedi Ike öğretmenlerin duymaması için sessizce. Kesinlikle haklı olduğu bir nokta vardı.

Bu küçük bir okul gezisi olsaydı neyse ama böylesine lüks bir tatil bambaşka bir şeydi. Arkadaşlarının anlattıklarını duyduktan sonra o çocuğun gelmediğine pişman olup olmayacağını merak ettim. Sağlığı kötü olsa bile, bence kendini zorlamalı ve katılmalıydı. İşin tuhafı, öğretmenlerin kendileri de oldukça suratsız görünüyordu. Bu biz öğrenciler için bir tatil olsa da, belki de bizi denetleyen öğretmenler bunu bir iş olarak düşünmek zorundaydı.

Hayır. Her nasılsa, bundan daha fazlası gibi görünüyordu. Mashima-sensei sessizlik içinde öğrencileri incelerken, üniformalı yetişkinlerin yakınlarda bir tür özel çadır kurmaya başladığını görebiliyordum. Ayrıca uzun bir masanın üzerinde bir bilgisayar ve diğer ekipmanları gördüm. Giderek iş dünyasına benzeyen bu düzen, etrafımızdaki doğal ihtişamla hiç uyuşmuyordu ve öğrencilerin çoğu şaşkın görünüyordu.

Mashima-sensei sanki atmosferin değişmesini bekliyormuş gibi acımasız birkaç söz söyledi. "Pekâlâ o zaman. Mevcut akademik yılın ilk özel sınavına başlayacağız."

"Ha? Özel sınav mı? Ne demek istiyorsunuz?"

Sınıftaki hemen herkes bu sorunun bir çeşidini sordu. Hepimiz bunun sadece bir okul gezisi olduğunu düşünürken bu sürpriz saldırıyla karşılaşmıştık. Yaz tatilimiz okulun iyi niyetinin bir parçasıydı ama bu bir yanılsamaydı. Rahatlamadan keskin bir gerilime düştük.

"Sınav şimdi başlayıp bir hafta sürecek ve 7 Ağustos'ta sona erecek. Bu sınav ıssız bir adada grup olarak birlikte yaşayıp yaşayamayacağınızı belirleyecek. Ayrıca, bu özel sınavın hem pratik hem de gerçekçi olduğu ve gerçek dünyadaki kurumsal eğitimler temel alınarak tasarlandığı konusunda sizi uyarmalıyım."

"Issız bir adada yaşamak. Bu teknede değil de adada kalacağımız anlamına mı geliyor?"

B ve C sınıfından bazı öğrenciler bariz endişelerini dile getirdi.

"Doğru. Sınav sırasında, uygun bir haklı nedeniniz olmadan gemiye binmenize izin verilmeyecek. Bu adada bulunduğunuz süre boyunca, uyuyacak bir yer yaratmaktan yiyecek hazırlamaya kadar kendi başınızın çaresine bakmanız gerekecek. Sınav başladığında her sınıfa iki çadır ve iki el feneri verilecektir. Size bir kutu kibrit verilecektir. Sahip olabileceğiniz güneş kremi miktarında bir sınırlama yoktur. Her öğrenciye bir diş fırçası verilecektir. Özel bir durum olarak, kızların herhangi bir kısıtlama olmaksızın istedikleri kadar kadın hijyenik ürününe sahip olmalarına izin verilecektir. Lütfen bunları ilgili sınıf öğretmenlerinizden isteyin. Hepsi bu kadar."