2.6

217 25 7
                                    

"Kızım hadi seni bekliyoruz!" Salondan bağıran annemin sesiyle hızla işimi halledip salona geçtim.

Birden odama gelmiş babanla sana önemli bir şey diyeceğiz diye tutturmuştu.

Zaten bu aralar bir hallerde vardı ikisinde. Ne de olsa yakında kokusu çıkar diye çok eşelememiştim.

Annemle babam ayakta yüzlerinde dünyanın en mutlu haberini almışçasına bir ifadeyle bana baktıklarında kaşlarımı çattım. Annemin gözlerinin ağlamaktan kızardığını görünce hızla yanına yaklaştım.

"Anne? Ağladın mı sen?" Dedim ellerimi yanaklarına koyarak. "Merak etme kızım. Mutluluk göz yaşları bunlar." Dedi babam aynı durgun sevinçle.

"Hayırdır, beni üniversite için yurtdışına falan mı göndermeye karar verdiniz?" Dedim alayla. "Dur, ama o zaman benim mutluluktan ağlamam lazım. Sizin değil." Diye kendi kendime konuşurken birden annem arkasına sakladığı elini çıkardı.

Elinde tuttuğu ultrason kağıdıyla heyecanla bana bakarken yüzümdeki alaycı ifade donup kaldı.

Bir kaç saniye beynim kağıdı idrak edemezken zar zor gözlerimi ultrason kağıdından annemle babama çevirdim.

"Bu ne?" Çıkabilmişti en sonunda dudaklarımın arasından.

Ellerim titreye titreye annemin elindeki kağıdı kavradığımda ağzım şaşkınlıkla açıldı. "Hamile misin?"

"Evet." Dedi annem dünyanın en mutlu insanıymış gibi çıkan sesiyle. "Bir kardeşin olacak." Dedi babam kolunu annemin beline sarmış mutlulukla beni izlerken.

Benim. Kardeşim. Olacak.

Önüme düşen saçları kulağımın arkasına atarak tekrar annemle babama baktım. "Hani kamera nerede?" Dedim etrafıma bakarak. "Bu bir şaka değil mi?" Dedim kaşlarımı havaya dikerek.

Annem, tepkim karşısında sevinci yüzünde asılı kalırken bu tepkimi beklemiyor gibiydi.

"O ne demek kızım?" Dedi babam.

"Ben bu yaştan sonra abla mı olacağım?" Dedim inanamaz bir şekilde. Demek ki geçen gecenin sebebi buydu!

"E ne güzel işte. Tek başıma sıkılıyorum diyen sen değil miydin?" Dedi annem tekrar gülümseyerek.

"Çok sağolun ya beni düşündüğünüz için. Bu ilgi ve alakanız niye 10 yıl önce falan aklınıza gelmedi? Ben 17 yaşımda küçücük bebeyle ne yapacağım?" Diye sordum ellerimi belime yerleştirerek.

"Kızım niye böyle konuşuyorsun? Üzülüyorum." Dedi annem gözleri kızarırken.

Bir an içim vicdan azabıyla dolarken babam bana kaş göz işareti yapmaya başladı.

"Bakın baştan şu konuyu konuşalım." Dedim elimi havaya kaldırarak. "Ben sınava girene kadar sakın o çocuğu doğurmayın."

Babam gülerek bana onaylamaz bakışlar atarken annem de şaşkınlıkla bana baktı. "Çocuğu içimde mi tutacağım?" Dedi ciddi bir ses tonuyla. Annemin hamilelik hormonları erkenden aramıza tekabül etmişti herhalde.

Anneme dayanamayıp gülerek baktım ve kollarımı hızla boynuna sardım. "Yerim seni. Şaka yapıyorum." Diyerek yanağına kocaman bir öpücük bıraktım.

Annemde kollarını bana sardığında rahat bir nefes alarak bana baktı. Babamda bize katılıp kollarını ikimize doladı.

Ve işte.

Tek çocuklu saltanat hayatım bitmişti.

"Ama ciddiyim. O çocuğu ben sınava girene kadar doğurmayın."

...

Bir kaç bölüme kaos kıvılcımları kendini göstermeye başlar. Şimdiden söyleyeyim.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cennet Çiçeği/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin