Okunma sayısıyla yorum ve oy sayısı arasında çok fark var. Elinizden geldiği kadar yorum ve oy atarsanız çok mutlu olurum. Yorumlarınız yazma hevesimi daha da artırıyor.
Keyifli okumalarrr.
...
Siz: ben yemek yiyene kadar belki bana kıyamayıp söylersin diye düşünmüştüm ama baktım ki ortada öyle bir şey yok
Siz: YAZIK DEĞİL Mİ BANA?
Haktan: döndüm Ankara'ya
Haktan: insan bir der ki döndün mü?
Haktan: hâlâ yolda mısın?
Siz: döndün mü?
Siz: hâlâ yolda mısın?
Haktan: çok sağol sorduğun için
Haktan: bu kadar merak ettiğini belli etmeseydin yavrum
Siz: hangisini?
Haktan: beni
Siz: ay özür dilerim ben bir an kendimi çok kaptırdım seni unuttum
Haktan: biraz?
Siz: tamam belki birazdan daha çok
Haktan: ya ya öyledir
Siz: Haktan yaa
Haktan: hm?
Siz: hadi barışalım
Haktan: küs müyüz ki?
Siz: değiliz dimi
Haktan: değiliz
Siz: iyi iyi
Siz: yarın okul var
Siz: ve... ben bu kadar olan şeylerden sonra okula gitmeye çekiniyorum
Haktan: neden?
Siz: bazı kişilerin tepkilerinden korkuyorum
Haktan: kimseden korkmana gerek yok
Haktan: hele ki böyle bir durumda
Haktan: böyle olması senin elinde olan bir şey değildi
Siz: öyle ama yine de o bakışlar her şeyi anlatıyor
Siz: Ezo dahil sınıfta ki bir çok insan mesaj atmış
Siz: hepsine ne diyeceğimi bilemiyorum
Siz: özellikle Ezo'ya
Siz: bana çok kırıldığını hissedebiliyorum
Haktan: bir şey demek zorunda değilsin
Haktan: sarı kafanı böyle şeylere yorma sen
Haktan: umursama
Siz: sen öyle mi yapıyorsun?
Haktan: nasıl?
Siz: umursamayarak
Haktan: bazı şeyleri görmezden gelmezsen son bulmaz bir raddeye gelir
Haktan: ben yıllar önce bazı şeyleri göz ardı etmeyi öğrendim
Siz: mesela?
Haktan: abimin şehit oluşunu
(Görüldü.)Yazıyor...
(Görüldü.)
Yazıyor...
Siz: ne?
Haktan: öyle işte
Siz: Haktan bu öyle işte diyerek geçiştireceğin bir durum değil, farkında mısın?
Haktan: evet
Siz: yani?
Siz: bu kadar mı?
Haktan: ne bekliyorsun ki?
Siz: bilmiyorum
Siz: çok basit bir şeymiş gibi söyledin
Siz: aranızda bir sorun mu vardı?
Haktan: belki
Haktan: hiç bir şey kusursuz değildir
Haktan: tıpkı bizim ailede yaşananlar gibi
Siz: eğer anlatmak istersen... dinleyebilirim
Haktan: belki yüz yüze cennet çiçeği
Haktan: ama şuan kafam çok doldu
Haktan: normal sohbete dönelim mi?
Haktan: belki ben özledim seni?
Siz: bu kadar çabuk mu?
Haktan: bu kadar çabuk
Siz: o zaman işimiz var seninle
Haktan: niyeymiş?
Siz: sen Ankara'dasın, ben İstanbul'da
Siz: aramızda ki kilometre farkını hatırlatmak istedim
Haktan: kilometreler umurumda değil
Haktan: varlığın yerine kalbini hissetsem yeter
Siz: madem bu kadar çabuk özlüyorsun
Siz: hafta sonu bu sefer sen gelde hasret giderelim, ha Haktancım?
Siz: ne dersin?
Haktan: süper olur derim
Haktan: yalnız bu beni ayağına çekme taktiğini tuttum
Haktan: haberin olsun
Siz: aa hiç olur mu öyle şey?
Siz: ödeşmek adettendir
Siz: hem ben geldim
Siz: sıra sende
Haktan: şaka yapıyorum
Haktan: Ankara'dan İstanbul'a yürüyerek bile gelirim
Haktan: sen iste yeterki
Siz: yalnız bu beni düşürme taktiğini tuttum
Siz: haberin olsun
Haktan: hahahaha
Haktan: işe yaradıysa sorun yok
Siz: yaradı yaradı
Haktan: güzel
(Görüldü.)...
Oyy Haktan'ım yaralı kuşum. Sıra sanada geldi.
İg: hazanlayev
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Çiçeği/Texting
RandomLise öğrencisi kız ve kara harp okulu öğrencisi çocuk. "Acılarını anlatmana dayanabilirim ama acını sarmaya dayanamam cennet çiçeği." 161024