Öncelikle herkese merhabaaa.
Bölüm biraz geç geldi biliyorum ama anca yetiştirebildim. Keyfili okumalar, sizi seviyorummm.
Sınır: 50 oy, 50 yorum.
...
"Sence annemler merak etmişler midir?" Diye sordum yerdeki çimleri ellerimle koparırken.
"Sence?" Diye sordu bakışlarını bana çevirerek. Benim bakışlarım ise çimlerin üzerindeydi. Oflayarak cevap verdim. "Hayatımda kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Ne güzel her şey güzel gidiyordu ama sonra..." Dediğimde tekrar ofladım.
"Of cidden ne yapacağım ben?" Diye sordum. Ama daha çok kendime yönelik bir soruydu.
"Oflamaya devam mı edeceksin yoksa artık inadını kırıp onları arayacak mısın?" Dediği şeyle bakışlarım ona döndü. "Çok mu ofladım ben?" Diye sordum diğer dediğini duymazdan gelip hafif kaşlarımı çatarak.
"Biraz." Dediğinde gözleri beni hafif bir alayla izliyordu. "Korktuğun bir yola daha yolun başındayken başlamayacaksın demiştim sana." Dediğinde yerinde kıpırdanarak birden hiç ama hiç beklemediğim bir şey yaptı.
Umursamaz ve rahat bir tavırla dizlerimin üzerine başını koyduğunda çimlerin üzerindeki elim, vücudumda hissettiğim telaş ve heyecanla çimleri sıkıyordu ve şuan ellerimin yeşile döndüğüne yemin edebilirdim. Ve yüzümün de kırmızıya.
Ben çimlerin üzerinde bacaklarımı uzatmış bir şekilde otururken normalde o da benim yanımda oturuyordu. Onunla yemek yedikten sonra yakınlardaki bir yere gelmiştik. Önümüzde göl vardı ve bizde açık bir çimenlik alanda oturuyorduk.
Ama şuan yanımda oturması gerekirken başını dizlerime yaslamış bir şekilde uzanıyordu. Ben ise tepkisiz bir şekilde yüzünü incelemekten başka bir şey yapmıyordum.
"Dizlerin rahatmış cennet çiçeği." Dediği şeyle ona bakmaya devam ederken onun gibi rahat bir tavırla cevap vermeye çalıştım ama sesim sanki başka bir yerlerimden çıkıyor gibiydi.
"Bu anı kolluyordun sende galiba?" Dedim hafif bir alayla. Dediğim şeyle dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve gamzeleri ortaya çıktı. "Yani. Dizlerine yatma gibi bir düşüncem yoktu ama boş kalmasına gönlüm razı gelmedi inanır mısın?"
"İnanırım inanırım." Dedim ve bakışlarımı ondan çekip etrafı izledim. "İki gündür kendimi rüyada gibi hissediyorum. İlk gün kabus ikinci gün rüya gibi sanki." Diyerek bakışlarımı dizlerimde yatan ona çevirdim tekrar.
"İkinci gün bugünse, bugün rüya mı oluyor?" Dedi yüzümü incelerken. "Evet. Ama ne yazık ki kısa süre sonra bitecek." Dediğimde düz ve inceleyici bakışları hâlâ yüzümdeydi. Yüzümü incelerken bir şey düşünüyor gibiydi ve kaşları hafif çatıktı.
"Sen hep burada kalsana."
Bu sefer ben kaşlarımı çatarak onu izlediğimde başımı hafif yana yatırdım. "Nasıl?" Diye sordum anlamayarak.
"Üniversiteyi burada kazan." Dediğinde alayla güldüm. Güldüm çünkü sanki bu çok basitmiş gibi konuşması alayıma gelmişti.
"Ne? Ciddiyim." Dedi benim gülmemle.
"Tamamdır Haktan hazretleri. İsteğinizi hemen ÖSYM'ye iletiyorum." Dediğim de gözlerini devirerek gülüşümü izledi.
"Altına notta geç. Haktan Ankara'da çok yalnızmış, bana ihtiyacı varmış de." Dediği şeyle gülmeyi kesip derin bir nefes çektim içime. Hafif ciddi bir tona bürünerek sordum.
"Cidden tek misin burada?" Anladığım kadarıyla izinlerinde bile çok dışarı çıkan biri değildi. Zaten aileside burada değilmiş. Arkadaşları da artık arayıp sormuyormuş. Böyle düşünmek kalbimi ona karşı ufak duygulara sokarken kendimi sanki çocuğu arkadaşları tarafından dışlanan bir anne gibi hissetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cennet Çiçeği/Texting
AléatoireLise öğrencisi kız ve kara harp okulu öğrencisi çocuk. "Acılarını anlatmana dayanabilirim ama acını sarmaya dayanamam cennet çiçeği." 161024