4.2

1.9K 378 125
                                    

Yazdığım en uzun bölüm olabilir ajshainaoq

Sınır koyuyorum çünkü maalesef yorum ve oy sayıları çok az.

Sınır: 150 oy, 100 yorum.

Bölümü okurken dinlemenizi tavsiye ettiğim bazı şarkılar var.

Dedüblüman - Günü Gelir
Dedüblüman - Yetemedim

Keyifli okumalarrr.

...

"Abi sen şunu al, üstü kalsın." Diyen Haktan, yaşlı amcanın elindeki buketi aldığında olduğum yerde annesinin ona elma şekeri almasını bekleyen küçük bir çocuk gibi sabırsızlıkla bekliyordum.

Bana doğru döndüğünde elindeki mavi şakayıklarla tam önümde durdu.

"Al bakalım, gözlerinin rengini çiçeklerde bulmak zor olsa da bunlar sana çok yakışacak." Dediğinde gülümseyerek elindeki çiçeği yavaşça aldım.

Parmaklarım çiçeğin yapraklarına hafifçe dokunurken içimde tuhaf bir sıcaklık hissettim. Mavi şakayıkların narin dokusu avuçlarımda dururken Haktan'ın sözleri kafamda yankılanıyordu. Gözlerimin rengini çiçeklerde bulmak zor olsa da...

Başımı hafifçe yana eğip ona baktım. Yüzünde o her zamanki kendine güvenen ama bir o kadar da samimi gülümsemesi vardı. Çiçeğe bakarak dudaklarımı ısırdım. İçimdeki heyecanı bastırmaya çalışıyordum. "Bunu her kıza mı söylüyorsun, yoksa sadece bana mı?" Diye sordum alaycı bir gülümsemeyle.

Haktan hafifçe güldü, omuz silkerek gözlerini benden ayırmadı. "Bu özel bir replik. Sadece gözleri güzel olanlara."

Gözlerimi devirdim ama kalbimin hızlandığını inkâr edemedim. "Ne kadar da büyük bir şansmışım." Diyerek alayla tekrar göz devirdim.

Haktan başını eğip hafifçe kaşlarını kaldırarak, "Farkındasın işte," dedi. "Ama ciddi söylüyorum. Mavi şakayıklar nadir bulunur."

Çiçeği koklayarak omuz silktim. "Kolay ulaşılan şeylerin pek değeri olmaz, Haktan."

Haktan bir an sustu, sonra kısık bir sesle, "O yüzden bu kadar değerlisin." Dedi.

O an, tüm alaycılığıma rağmen içimde bir şeylerin eridiğini hissettim. Dudaklarımda minik bir gülümsemeyle başımı eğdim. Ve yan yana yürümeye devam ettik. Elimde mavi şakayıklar, içimde ise garip bir mutluluk..

Haktan'la yan yana yürürken elimde tuttuğum çiçeklerin hafif kokusu burnuma çalınıyor, içimde garip bir huzur hissediyordum. Aramızdaki sessizlik, rahatsız edici değil, aksine her şeyi anlatan bir tür sessizlikti. Bazen söze gerek yoktu. Onun yanımda olması, varlığını hissetmek yeterliydi.

Yan gözle ona baktığımda, elini cebine sokmuş, hafifçe gülümseyerek önüne baktığını gördüm.

"Haktan," dedim caddeden çıkıp renkli sokakların arasına girerken.

"Hm?" Diye mırıldandığını duyunca derin bir nefes alarak söze girdim.

"Bir keresinde abinden bahsetmiştin." Diye konuya ufaktan giriş yaptığımda az önce yüzünde asılı duran o ufak gülümseme aniden gitti.

Yanlış bir konuya değinip değinmediğim hakkında kendimle iç savaş halindeyken duraksamadan devam etti. "Devam et."

Haktan'ın sesindeki soğukluk, içimdeki huzuru bir anda havaya uçurmuştu. Ama onun bu haline aldırmadan devam ettim. "Abinin... hani o, başına gelenler..." Derken kelimelerim biraz belirsizleşti. Sanki cümleyi tam olarak kuramamış gibiydim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cennet Çiçeği/TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin