12 Yıl Önce
Genç kız üstünü ve saçını düzelterek aynada son bir kez kendisine baktı. Güzel olduğuna karar verdikten sonra yatağın üstüne bıraktığı kutuyu alarak evden çıktı. Minibüse bindi. Cam kenarındaki boş bir koltuğa oturup başını cama yasladı. Heyecandan kalbi çıkacak gibi atıyordu. Sakin olmaya çalışsa da minibüsten indikten sonra attığı her adım onu daha da heyecanlandırıyordu. Derin bir nefes verip başını kaldırdı. İşte gelmişti. Gözleri tek bir kişiyi arıyordu. İşte bulmuştu. Boş bir yere geçip oturdu. Saatine baktı. Antrenmanının bitmesine az kalmıştı. Kız heyecanla oğlanı izledi. Futbol oynarken terden alnına yapışmış saçlarını seviyordu. Onu böyle görmeyi seviyordu. Oğlan takım arkadaşının kendisine yolladığı topu kaleye sürüyordu. Gol atmıştı. Genç kız heyecanla ellerini çırptı. Oğlan başını kendisinin olduğu tarafa çevirdi. Kızı görünce gülümseyip göz kırptı ve tekrar önüne döndü. Kız ise daha da heyecanlandığını hissederek elini kalbine götürdü.
"Ya biraz yavaşlar mısın rica etsem? Yoksa aylardır yapmayı istediğimiz şeyi yapamadan geberip gideceğim şurada." Ne yaparsa yapsın nafileydi. Heyecanı asla geçmiyordu. Herkesin yavaşça dağılmasıyla antrenmanın bittiğini anladı kız. Yerinden kalkıp sahanın girişinin önünde bekledi. Çoğu kişi çıkmasına rağmen oğlan hala görünürde yoktu. Genç kız merakla etrafına bakarken ensesinde bir sıcaklık hissetti.
"Bana mı bakıyorsun?" Kız irkilerek arkasını döndü. Oğlanı görünce yüzündeki korku gitmiş yerini bir gülümsemeye bırakmıştı.
"Öyle birden gelinir mi ya? Korktum."
"Üzgünüm." Oğlan mahcupça gülümseyip sorusunu yineledi. "Bana mı bakıyordun?" Genç kız başını salladı. "Tahmin ettim. Son üç aydır neredeyse her antrenmana geldin." Kız utanarak gözlerini kaçırdı. "Bu sefer ne getirdin bakalım?"
"Parka gidelim mi? Hava güzel. Hem vişne suyu da alırız." Oğlan kızın bu heyecanlı haline güldü.
"İyi. Gidelim bakalım." Yan yana yürürlerken oğlan antrenmanın nasıl geçtiğinden bahsediyordu. Kız ise yapacağı şeye o kadar odaklanmıştı ki oğlanın ne dediğini anlamamıştı bile. Bir marketin önüne geldiklerinde kız dışarıda beklerken oğlan da içeri girip birkaç dakika içinde dönmüştü. Kızın en sevdiği şeylerden biri vişne suyuydu ve oğlan her seferinde kıza ondan alırdı.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim ufaklık." Ufaklık. Kız, oğlanın kendisine böyle seslenmesinden hoşlanmazdı. Yine de bir şey demeden vişne suyunu içti.
Parka vardıklarında kız çantasını yere atıp koşarak salıncaklardan birini kaptı. Oğlan da yavaş adımlarla arkasından gelip çantasını kenara koyarak diğer salıncağa binmişti. İkisi her zaman bunu yapardı. Kız burayı seviyordu. Çünkü oğlanla ilk burada tanışmıştı.
Aralarındaki sessizlik devam ederken kız salıncaktan inip oğlanın karşısına geçti ve kolundan tutup onu da indirdi.
"Ne oldu?"
"Sana bir hediyem var." Oğlan kızın bu heyecanlı hallerine alışsa da gülmeden edemiyordu. Kız çantasından kutuyu alıp geri geldi. Derin bir nefes alıp verdi. Oğlanın ela gözlerine baktı. "Kerem."
"Efendim Gökçe?" Gökçe ondan ismini her duyduğunda heyecanlanmasına engel olamıyordu. Keşke ona hep ufaklık yerine Gökçe deseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."