29.Bölüm: "Sana aşık olmak çok zor."

437 61 91
                                    

(Emeğimin karşılığı olarak tamamen ücretsiz olan oy butonuna basarsanız sevinirim. İyi okumalar.)

"Gökçe sen anlat bakalım. Var mı hayatında biri?" Annemlerle beraber köye gelmek için bir haftalık bir izne çıkmıştım ve canım kuzenlerim dört gündür bana bu soruyu sormaktan bıkmamıştı.

"Şuanlık yok."

"Yalancı. Yüzünde güller açıyor bildiğin. Bir canlılık gelmiş sana. Göster bakayım eniştemi."

"Yok dedim ya Buğra. Sus artık." Onları umursamayıp çayımdan bir yudum alırken akraba ziyaretlerimiz devam ediyordu. Uzaktan akrabamız olan Zeki abi ve kardeşi Efe gelmişti.

"Ooo reis geldi." Doğan abi ayağı kalkıp Zeki abi ile sarıldıktan sonra saçlarını kırıştırdı. Zeki abi de onu itip söylenerek saçlarını düzeltti.

"Oğlum kaç kere dedim sana? Sevmiyorum saçıma ellenmesini." İster istemez gülümsedim. Kerem de başkalarının saçına ellemesinden nefret ederdi. Ama benim dokunmamın hoşuna gittiğini de söylemişti.

"Gökçe. Galatasaray'da tercüman olmuşsun kardeşim. Hayırlı olsun."

"Sağol abi."

"Fenerbahçe'de olman daha iyi olurmuş ama neyse..."

"Abi şu şampiyonluk nedir bilmeyen şahsı gözümün önünden alabilir misiniz?"

"Lan sizin şampiyonluğunuzdan ne olur amına koyayım?" Erkekler kendi aralarında maç muhabbetine dalınca gözüm köşede birbirlerinin sırtına atlayan Eymen, Efe ve Alperen'e kaydı. Kerem, Barış ve Yunus da sürekli onlar gibi birbirleriyle uğraşırdı. Bu sıkıcı ortamda ne iyi gelirlerdi şimdi bana...

"Neyse." diyerek ayağı kalktım. "Ben yatıyorum. Size iyi geceler." Diğerlerini bahçede bırakıp yatacağım odaya gittim. Başımı yastığa koyup camdan dışarıyı seyrederken gözüm vitrindeki Harry Potter figürlerine kaydı. Resmen her şey bana onu hatırlatıyordu. "Aklımdan çıkmamaya devam edersen iznimi kısaltmak zorunda kalacağım Aktürkoğlu."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"O kahve üstüme dökülseydi Galatasaray bir forvet kaybetmiş olurdu Barış Alper Yılmaz!" Kerem'i özlediğim için iznim bitmeden geri dönmüştüm. Öncesinde bir kahve alıp  diğerlerinin yanına gitmeye karar vermiştim ama Barış'ın attığı top bana gelmişti.

"Ya kızım senin de ne işin var elinde kahveyle sa- Ana! Gökçe gelmiş ya la!"

"Günaydın gerizekalı." Yanlarına gittiğimde Kaan yanağımdan makas aldı.

"Hani bir hafta yoktun?" Gözlerim anlık olarak Kerem'e kaydı.

"Sıkıldım."

"Sen böyle her şeyden çabucak sıkılacaksan işimiz zor."

"Kes." diyerek Barış'ın poposuna vurduktan sonra havanın soğuk olmasını bahane ederek odama döndüm. Odama girdiğimde arkamdan kapıyı kapatmadım. Çünkü biliyordum. Gelecekti.

KEREM AKTÜRKOĞLU

Gökçe'nin arkasından odaya girip kapıyı kapattım. Kalçasını masaya yaslamış, kollarını da önünde birleştirmiş bir şekilde bana bakıyordu.

"Sürekli benden gitmen sinirimi bozuyor." Bir şey demediğinde ona doğru bir adım atıp önünde durdum. "Ayrıca izin günlerini boşuna kullanma. Bence beraber kullanıp güzel bir tati-" Birden yanaklarımı sıkmasıyla cümlem yarıda kalmıştı. "Ne yapı-"

Ufaklık | Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin