4.Bölüm: "Unutmabeni"

1K 47 1
                                    

"Bu akşam mı?" Barış başını aşağı yukarı salladığında başımı omzuma yatırdım. "Bilemiyorum Barış. Senin davet etmen güzel ama Kerem'in evine çağırıyorsun."

"Ya kanka ne olacak? Kerem'in evi bizim evimiz. Sen de yabancı değilsin. Bugüne bugün takımın bir üyesisin."

"Sağol ama... Bilmiyorum. İçime sinmiyor. Başka zaman yaparız artık."

"Off... Peki. Sen bilirsin. Neyse ben antrenmana gidiyorum. Yoksa Okan hoca ağzıma sıçacak." Barış el sallayarak uzaklaşırken arkasından baktım. Kapıyı açık bırakmasından nefret ediyordum. Mecbur ayağı kalkıp kapıyı kapattıktan sonra geri oturdum ve belgeleri çevirmeye devam ettim. İşim bittiğinde arkama yaslanıp esnerken kapı açıldı. Yunus gelmişti bu sefer.

"Selam."

"Selam. Nasıl gidiyor şampiyon?"

"Aynı be kanki." diyerek karşıma oturdu. Sessizce yerinde kıpırdanırken bir şey söyleyeceğini anlamıştım.

"Söyle hadi söyle."

"Nasıl anladın ya?"

"Altına işeyecekmiş gibi kıvranıp duruyorsun oğlum. Söyle hadi."

"Haa... Neyse. Şey... Ya Tuğçe ile tartıştık da. Biraz öküzlük ettim. Ne yapayım sence? Öyle kuru bir özür bir çiçekle falan halletmek istemiyorum." Arkama yaslanıp elimdeki kalemi çevirdim.

"Bir hediye al. Mesela bir bileklik, kolye falan. Romantik de bir not yaz gönder evine anasını satayım."

"Haklısın anasını satayım." Bu çocuk da ne çabuk gaza geliyordu be. "Da nasıl bir şey alacağım lan ben."

"Senin sevgilin oğlum. Ne tarz sevdiğini sen biliyorsun."

"Yok aga. Bir cacık bilmiyorum ben. Sen de gelsene benimle."

"Ya ne işim var benim?"

"Hadi be kanka. Bak zor durumdayım. Kardeşini düşün." Bana yavru köpek gibi baktığından daha fazla itiraz edemedim.

"İyi iyi. Peki."

"Kralsın sen!"

"Ne bağırıyorsun lan deli danalar gibi?" Barış da gelip Yunus'un karşısına oturmuştu.

"O konuda seni geçemem kardeşim."

"Kes lan. Gökçe bir çay söyle de içelim."

"Kahvehane mi lan burası?"

"Yani..." Etrafa göz attıktan sonra yüzünü buruşturdu. "Anasını satayım şuraya bak. Kahvehaneyi geç köpek kulübesi bile olmaz buradan. Nasıl duruyorsun sen burada?" Gözlerimi devirdim.

"Abartma. Ayrıca ben gayet idare ediyorum. Görürsün bak Ersan abi burayı yenilettikten sonra kapıdan sokmayacağım seni."

"Ay götüm." diyerek ayağı kalktığında elimdeki kalemi ona fırlatmak hazırlanmıştım ki koşarak kaçmıştı. O gidince Yunus'a döndüm.

"Ziyan olmasın. Sana atayım."

"Ay yürü git be." Yunus da koşarak kaçtığında kalemi geri bıraktım ve ayağı kalktım. Şerefsizler yine açık bırakmıştı kapıyı. Kapıyı kapatmak için ayağı kalktığımda biriyle çarpıştım. Geriye doğru bir adım atarken başımı kaldırdım.

Ufaklık | Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin