9.Bölüm: "Her yaranın izi kalır."

812 45 7
                                    

"Ya Abdülkerim abi bari sen bir şey de."

"Barış, Yunus. Uğraşmayın Gökçe ile. Rahat bırakın kızı."

"Ama abi ya..."

"Hadi lan hadi." Barış ve Yunus omuzlarını düşürerek geri dönerken ben de Abdülkerim abiye sıkıca sarılmıştım.

"Kralsın sen. Abilerin en kralı."

"Sen geçen gün de aynı şeyi benim için dememiş miydin?" Kaan tek kaşını havaya kaldırarak konuşunca Mertens de araya girmişti.

"Bana da demişti."

"Ya hepiniz abimsiniz işte. Hem krallık böyledir. Tahttan inmeler olabilir arada."

"Hadi lan oradan. Üçkağıtçı seni." Kaan saçlarımı kırıştırınca zar zor ondan kurtulup odama gitmiştim. Ayna karşısında saçımı düzeltirken kapı açıldı. Gelen Kerem idi.

"Şey... Barış ile Yunus'a bakmıştım da."

"Az önce sahadaydılar."

"Arka bahçeye gitmişlerdir belki. Bir de oraya bakayım ben." Başımı sallayıp tekrar önüme döndüm. Fakat o gitmek yerine gözlerini kısıp bir şeye bakıyordu. Nereye baktığını merak ederek döndüğümde cam kenarındaki saksıya baktığını anladım. Evde baktığım Unutmabeni çiçeğini buraya getirmiştim. "Unutmabeni." Yutkundum.

"Evet."

"Güzelmiş. Neyse. Görüşürüz sonra."

"Görüşürüz." dememe kalmadan hızlı adımlarla gitmişti bile.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Ne işiniz var lan sizin burada?" Bugün izinliydim. Dün akşam eve geldiğimden beri tüm gün yatmanın hayalini kuruyordum ama birileri zile üst üste basıp kapıyı tekmeleyip durduğundan uykumdan uyanmıştım. Şimdi ise karşımda üç tane salak duruyordu.

"E kızım misafirliğe geldik işte. Çekil şuradan." Barış beni kenara itip içeri girerken Yunus da gülümseyip elindeki pişmaniye kutusunu kucağıma bırakmıştı.

"İzmitten geldi." O, Barış'ın peşinden ilerlerken bu sefer de Kerem yanımdan geçerken kucağımdaki kutunun üstüne başka bir pişmaniye kutusu bırakmıştı.

"Bu da çikolata kaplamalı. İzmit'ten geldi." deyip o da diğerlerinin arkasından salına gitmişti. Ben de yaşadığım şoku atlatıp kapıyı kapatarak önce elimdekileri mutfağa bırakmış sonra da salona gitmiştim. Kendimi tekli koltuğa atıp yastığa sarıldım.

"İnsan bir haber verirdi lan."

"Ne var kızım? Yabancı mıyız?"

"Ondan değil gerizekalı. İzinliyim ya hani? Belki dışarıdayım? Boşuna gelmiş olurdunuz."

"Onu da düşündük. Evde olmasaydın seni almaya gelecektik."

"Normalde insanlar önce arar sonra gelir ama konu sen olduğun için sorgulamıyorum Barış." Barış bana orta parmağını çektiğinde yüzüme patlayan flashla gözlerimi kapatıp açtım.

"Ay flash açık kalmış ya."

"Beni mi çektin lan sen?"

"Hee. Böyle kurbağalı pijamalarla bir daha nerede göreceğiz seni."

Ufaklık | Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin