"Gökçe açar mısın artık şu kapıyı?" Eve geldiğimizde arabadan indiğim gibi koşmuş ve kapıyı açıp içeri girmiştim. Kerem gelemesin diye de hemen kapıyı kapatmıştım.
"Ya bela mısın nesin? Gitsene başımdan."
"Aç şu kapıyı konuşalım."
"Ne konuşacağız Kerem? Küçükken bir aptallık ettim sevdim seni. Sen de beni sevmedin ve bir daha görüşmedik. Bu kadar." Birkaç saniyelik sessizliğin ardından konuştu.
"Hayatıma bir anda girip büyük bir alan kaplayıp sonra da kafana göre çekip gidemezsin. Buna hakkın yok." Bir şey demedim. Sırtımı kapıya yaslayıp yere oturdum. "Ben üzülmedim mi sanıyorsun Gökçe? Sana çok alışmıştım. Senden sonra günlerim o kadar boş ve sıkıcı geçiyordu ki. Şimdi beni yine kendine alıştırmışken gidemezsin." Kapıdaki hareketlilikten onun da kapıya yaslandığını anladım. "İzmit'ten ayrılırken veda etmeye bile gelmedin be. Beklemiştim, biliyor musun? Bekledim ama sen gelmedin Gökçe." Derin bir nefes aldım.
"Gelmiştim."
"Ne? Hayır, gelmedin."
"Geldim. O gün biri sana çarpıp yere düşürmüştü. Hatırlıyor musun?"
"Evet. Kapüşonu vardı. Bir anda koşup gitti. Göremedim yüzünü."
"Bendim o."
"Ne?"
"Gideceğini duyunca sana son kez sarılmak istedim. Sana bilerek çarptım. Bilerek yere düşürdüm." Güldüm. "Düşerken o kadar sıkı sarılmıştım ki beni itmeye çalışmıştın. Sen bilmesen de ben sana o an veda etmiştim."
"Ben... Boşuna suçlamışım seni. Özür dilerim." Cevap vermedim. "Eskisi gibi olamayız, değil mi?"
"Sence olabilir miyiz?"
"Deneyebiliriz." Derin bir nefes verdim.
"Unutalım. Kim olduğumuzu unutmadan yeni bir sayfa açamayız. Hala arkadaşız. Ben Galatasaray'da çalışan bir tercümanım ve sen de Galatasaray oyuncususun. Burada tanıştık ve arkadaş olduk. Hayatımıza böyle devam edelim."
"Galatasaray'a neden geldin?" Söylediklerimi duymazdan gelmesine sinir olsam da sorusunu yanıtladım.
"Seninle bir alakası yok. Zaten üniversite okurken düşündüğüm bir şeydi. Sen sonradan transfer oldun." Kapıda hissettiğim hareketlilikten kalktığını anlamıştım.
"Seni tanımıyormuş gibi yapamam. Anılarımıza ihanet edemem."
"Ker-"
"Yarın görüşürüz. İyi geceler sincap."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ertesi gün bilerek tesise biraz geç gitmiştim. Diğerleri antrenman yaparken önce Ersan abiye uğrayıp gerekli belgeleri aldıktan sonra odama çıktım. Bir süre çalıştıktan sonra saatime baktım. Molaya girmiş olmalılardı. Barış ve Yunus kesin odama gelirdi ve peşlerinden Kerem de öyle. Bu yüzden lavaboya gittim. Oyalanabildiğim kadar oyalanıp çıktım. Sesleri duyduğum kadarıyla beni bulamadıkları için aşağı iniyorlardı. Gittiklerinden emin olarak odama döndüm ve belgeleri çevirmeye devam ettim. Öğle arasına girmek üzere olduğumuzdan odadan çıktım. Şansıma Barış Alper kapının önündeydi.
"Kızım neredesin sen sabahtan beri?"
"Hiç. Çalışıyordum."
"E geliyoruz geliyoruz yoksun ortada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."