(Bu bölüm +18 🔞 olduğundan rahatsız olacakların okumaması rica olunur. Oy vermeyi de unutmayın. İyi okumalar.)
Zilin çalmasıyla aynada son bir kez kendime bakıp kapıyı açtım. Gözlerimin önüne gelen Unutmabeni çiçekleriyle dolu buketle gülümsedim.
"Hoşgeldin." diyerek buketi elinden aldım.
"Hoşbuldum güzelim. Beğendin mi çiçekleri?"
"Bayıldım. Çok güzeller. Teşekkür ederim."
"Rica ederim. Çok açım ya."
"Sofra hazır. Geç hadi." Salona geçtiğimizde elimdeki buketi Barış Alper'in aldığı vazoya yerleştirip Kerem'n çıkardığı ceketini askılığa astım. Kerem kendi yerine geçtiğinde ben de tabaklara yemekleri koyup içeceklerimizi doldurdum.
"Off... Mükemmel duruyor. Şimdiden eline sağlık."
"Afiyet olsun." Beraber sohbet ederek yemeğimizi yedikten sonra ne kadar gerek olmadığını söylesem de Kerem sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkamama yardım etmişti. Kerem salona dönünce ben de iki bardak vişne suyu doldurup yanına gitmiştim.
"Umarım bu güzel elbiseyi sadece ben geleceğim için giymişsindir. Başkasının görmesini istemem."
"Ya Ker-" Ani tepkim yüzümden tepsideki bardaklardan birini düşürmüştüm. Kerem'in beyaz gömleği kırmızıya dönerken içimden kendime küfürler ediyordum. "Ben... Şey... Özür dilerim. İstemeden oldu." Gömleği çıkarmak için düğmelerini çözerken bana yardım etti. Gömleği çıkartıp ona başka bir tişört getirmek için ayağı kalktığımda kolumdan tutup beni kendine çevirmiş ve ittirerek sırtımı duvarla buluşturmuştu. Yaklaşıp beni duvarla arasına aldığında kollarını belime doladı ve beklemeden dudaklarıma kapandı. Sert öpüşlerine karşılık verirken elimdeki gömleği kenara attım ve ben de kollarımı onun boynuna doladım. Elleri kalçama indiğinde beni kaldırıp kucağına almıştı. Ben de bacaklarımı beline dolamıştım. Yatak odama geldiğimizde ayağıyla kapıyı ittirerek kapattı ve beni kapıyla arasına aldı. Sert bir şekilde bastırıyordu ancak bu acıdan çok zevk veriyordu.
Alt dudağımı dişleri arasına alıp ısırdığında ağzına inlemiştim. Hoşuna gitmiş olacak ki hırıltılı bir ses çıkarıp kalçamı sıktı. Beni yere indirdiğinde bir eli elbisemin fermuarına gitti. Yavaşça indirdiğinde geriye çekilip elbisemin askılarını indirdim ve karşısında yarı çıplak kalmaktan utanmadan tekrar dudaklarımızı birleştirdim. Onun elleri belimi okşarken ben de kaslarını okşuyordum. Dudakları yavaşça boynuma indiğinde hem öpüyor hem de emiyordu.
"Kerem." Sesim istemsizce inilti olarak çıkmıştı. Ve bu da onun hoşuna gittiğinden boynumu hafifçe ısırmıştı. "Ah... Kerem. İzi kalacak." Geriye çekilip kulağıma doğru fısıldadı.
"Her sevişmenin izi kalır Aslansoy." Tekrar dudaklarıma kapandığında sırtımı kapıdan ayırdı. Belimdeki elleriyle bana yön vererek yatağın ucunda durduğunda beni ittirip kelimenin tam anlamıyla yatağa attı. Aceleci bir şekilde pantolonunu çıkartırken ben de dirseklerim üzerinde doğrularak onu izliyordum. Sadece boxerıyla kaldığında üzerime eğildi ve önce dudağımı sonra da boynumu öptü. Elleri sutyenimin kancasına gittiğimde hafifçe doğrularak çıkarmasına yardım ettim. Sutyeni de diğer kıyafetlerin arasına yollayınca geri çekilerek göğüslerine baktı. "Futbolcunun işi nedir? Tabi ki top oynamak." Bir göğsümü öpüp arada da hafifçe ısırırken bir eliyle de diğer göğsümü sıkıp ovuyordu. Ben ise iniltilerimle kafasını daha çok göğsüme bastırıyordum.
Göğüslerimle bir süre daha oyalandıktan sonra bir eli karnımdan yavaşça kadınlığıma indiğinde inlemiştim.
"Kerem..." Kerem eğilip kilodumun üstünden kadınlığımı öpüp fısıldadı.
"Adımı inlemen beni daha çok tahrik ediyor Aslansoy. Bana hiç yapmayacağım şeyleri yaptırıyorsun." Bu sefer kilodumun üstünden kadınlığımı ısırınca minik bir çığlık atmıştım.
"Kerem..." Doğruldu ve yavaşça kilodumu çıkardı. Şimdi karşısında tamamen çıplaktım ama aldığım zevkten olsa gerek hiç utanmıyordum. Kerem doğrulup boxerını çıkarırken onu izledim. "Kerem. Olmaz. Hamile kalmak istemiyorum." Muzipçe sırıttı.
"Evlenmeden hamile bırakır mıyım seni güzelim? Bekle." İçeriye gidip saniyeler içerisinde geri döndü.
"Prezervatif?"
"Evet."
"Ne zaman aldın onu?"
"Seninle bunun hayalini kurduğumda." diyerek göz kırpınca gözlerimi devirdim. Prezervatifi takıp tekrar üzerime eğildi. "Sanırım canın yanacak."
"Yaktığın kadar zevk vermeyi bileceksin o zaman Aktürkoğlu." Bunu dememle Kerem'in gözlerinin içi parlamıştı.
"Sen hep böyle tahrik edici miydin?"
"Bu gecelik oldum diyelim." Dudağımı öptü.
"Merak etme güzelim. O zevki sana yaşatacağım." Yavaş yavaş içime girdiğinde acıyla bağırmak istesem de dudaklarıma kapandığından iniltim onun ağzının içinde kaybolmuştu. Yavaş yavaş hızlandığından acım biraz daha azalmıştı.
"Ah... Kerem..."
"Söyle güzelim."
"Hızlan." Kerem dediğimi yapıp hızlanırken içimde bir şeylerin yükseldiğini hissettim. Birkaç dakika sonra ben boşalmıştım. Kerem hala içimden çıkmayıp git gellerine devam ederken o da boşalınca içinden çıktı ve kendini yanıma attı. İkimiz de nefes nefese kalmıştık.
"Siktir. Çok iyiydi." Beni kendine çekip yorganı üzerimize örttü. "Canın çok acıyor mu?" Başımı sağa sola salladım. Yaklaşık dudaklarımı öptü. "Seni çok seviyorum." Kerem gözlerini kapattığında yüzünü inceledim.
"Kerem." Gözlerini açmadan konuştu.
"Efendim güzelim?"
"Seni seviyorum." Aniden gözlerini açtı.
"Ne?"
"Duydun işte." Gülümsedim. "Seni seviyorum Aktürkoğlu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."