"Ya size inanamıyorum ya!" Çıktığımızdan beri Tuğçe sinirle söyleniyordu. "Görevliye saldırmak nedir ya? Üstüne bir de adamı nasıl yere serdiyseniz adamın sırtı ezildi. Eğlenmeye gittik bir kişiyi sakatlayıp borçlanarak çıktık anasını satayım. Neyse ki adam Galatasaray'lıydı da şikayetçi olmadı."
"Ya güzelim bıraksaydık da doğrasa mıydı Kerem'i?"
"He ya. Sahipsiz sandı tabi çocuğu." Ben gözlerimi devirdiğimde Tuğçe de sinirle ellerini yüzüne kapatıp bağırmıştı.
"Hepiniz salaksınız!"
"Ya o değil de ben hala korkuyorum amına koyayım. Aşkım bu gece bende kalır mısın?" Tuğçe oflayarak başını salladığında Yunus onun yanağını öpmüştü. Kerem de bana dönünce başımı salladım.
"Kurban olurum sana be." diyerek yanağımı öpünce güldüm.
"Lan siz sevgililerinizle kalıyorsunuz. Ben ne yapacağım evde tek başıma?"
"Koskoca adamsın Barış. Bak başının çaresine."
"Sus be kötü kadın. Senin yüzünden bu haldeyim. Ya kasap Barry beni doğramaya gelirse? Beni yalnız bırakamazsınız."
"Kasap Barry'nin sırtını ezdiniz ya gerizekalı." dedim gözlerimi devirerek.
"Ya kızım korkuyorum işte. Ne okur yanımda olsanız?"
"Of Barış. İyi tamam. Yunus ile bu gece sende kalırız."
"Ya ben istemiyorum. Niye sevgilimle başbaşa kalabilecekken bu hayvanatı da aramıza alayım ki?"
"Kes be kes." Barış sırıtarak Kerem ile bana döndü. "Siz de kalıyorsunuz diye yorumladım." Kerem ile aynı anda konuştuk.
"Yanlış yorumlamışsın."
"Yanlış yorumlamışsın."
"Hadi ya! Gruptaki tek sap olarak üstüme düşülmesi gerektiğini düşünüyorum."
"Yanlış düşünüyorsun."
"Yanlış düşünüyorsun." Bu sefer de Tuğçe ve Yunus aynı anda konuşmuştu.
"Zalimsiniz."
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Ne kadar reddetsek de Barış o kadar ısrar etmişti ki en sonunda kabul etmek zorunda kalmıştık. Eve gelmiştik ve geldiğimizden beri de Monopolly oynuyorduk."Ya kardeşim Beşiktaş'taki yer her zaman daha değerlidir. Mecidiyeköy ile nasıl takas edeyim ben bunu? Üstüne ya para ver ya da tren garını."
"Ya kızım iflasın eşiğindeyim diyorum. Piç Yunus donuma kadar aldı."
"Ticarete kafam çalışıyor kardeşim. Ne yaparsın?"
"Barış ne uzattın ya. Alıyorsan al. Almıyorsan atıyorum zarı."
"Off... Ver lan ver. Al şu tren garını da. Gözün doysun." Kerem zafer sırıtışıyla kartlarını alıp binalarını diktikten sonra ben de zarı atmıştım.
"Of ya." Kerem'in bölgesine gelmiştim ve otel diktiği için ödemem gereken tutar çok yüksekti. Param yetmeyince ona döndüm. "Tren garını versem olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
أدب الهواة"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."