31.Bölüm: "Şansına küs Aktürkoğlu."

401 49 32
                                    

"Teşekkür ederim." Sahilde biraz daha oturduktan sonra eve gelmiştik. Kerem de arabadaki hediye kutularını eve taşımama yardım etmişti.

"Önemli değil. Ben gideyim artık. Sen de biraz dinlen. Bugün seni çok yorduk." Gülümsediğimde yaklaşıp saçımı öptü. "İyi ki doğdun güzelim." Giderken elim istemsizce saçıma gitti. Araba uzaklaşınca ben de kapıyı kapattım ve odama gidip kendimi yatağa attım. Kolyemin ucundaki mavi çiçekle oynadım.

"Yeterince süründü sanki."

KEREM AKTÜRKOĞLU

Ertesi gün ne kadar Gökçe ile vakit geçirmek istesem de bir kıyafet mağazasının reklam çekimlerine katılmıştım. Akşama kadar çekim yaptığımızdan eve geç dönmüştüm ve gelir gelmez yorgunluktan kendimi duşa atmıştım. Sıcak duşun ardından iyice mayışmış bir şekilde üstümü giyindim ve kendimi koltuğa attım. Sosyal medyada gezinirken kapım çaldığından ayağı kalktım.

"Gökçe?"

"Doğum günü kızı benim ama sen yanıma gelmedin bile." Yanımdan geçerek salona gittiğinde ben de peşinden gittim.

"Gelmek istedim ama reklam çekimleri vardı. Ben de eve daha yeni geldim."

"Biliyorum. Sadece seninle dalga geçmek hoşuma gidiyor." Bana doğru bir adım attığında gözlerim dudaklarına kaydı. "Bakma öyle."

"Nasıl bakıyormuşum ki?"

"Her an öpecekmiş gibi."

"Öpmek istiyorum çünkü. Öpeyim mi ya? İçimde ka-" Parmak uçlarında yükselip dudaklarımızı birleştirdiğinde şaşkınlığın etkisiyle birkaç saniye duraksasam da kendime gelip öpüşüne karşılık verdim. Kollarımı beline dolayıp onu kendime daha çok çektiğimde o da kollarını boynuma sarmıştı. Öpüşlerimiz iyice sertleşirken ellerim tişörtünün eteklerine gitti. Geriye çekilerek dudaklarımızı ayırdığında tişörtü kafasından geçirerek çıkardım. Aynı hızla kendi tişörtümü de çıkarıp bir kenara attığımda ellerim tekrar belini sarmıştı. Onu geri geri yürütüp koltuğa yatırdığımda ben de üstüne uzanmıştım. Aramıza giren telefon sesini umursamasam da Gökçe geriye çekilerek dudaklarımızı ayırmıştı.

"Bakmayacak mısın?"

"Boşver." Bu sefer yüzümü boynuna gömüp kokusunu içime çekip öperken telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu.

"Kerem bak artık şuna."

"Siktir et." Ben mutlu mutlu Gökçe'nin boynunu öperken siktiğimin telefonu çalmaya devam ettiğinden Gökçe ellerini göğsüme koyarak beni hafifçe ittirmişti. Oflayarak ayağı kalkıp telefonu aldım. "Ne var Barış? Ne oldu Barış? Ne bokuma ısrarla arıyorsun Barış? Zamanlamanı sikeyim Barış."

"Yunus bu piç bana küfrediyor. Neyse. Naptın lan göt? Nasıldı çekimler?"

"Bunun için mi ısrarla aradın amına koyayım?"

"Hee."

"Siktir git Barış." Telefonu kapatıp arkama döndüğümde Gökçe'nin üstünü giyindiğini gördüm. "Hadi ama!"

"Mızmızlanma."

"Günlerdir beklediğim an kaçtı. Nasıl mızmızlanmayayım? Bence başa saralım. Sen tekrar gel. Öpüşüp soyunalım falan. Ama Barış piçi bölmemiş olsun." Gülümseyerek yanağımı sıktı.

Ufaklık | Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin