Benim maç öncesi ve sonrası röportajlarım güzel geçmişti. Eksiksiz ve hatasız bir şekilde oyuncuların söylediklerini çevirmiştim. Üstelik maçı da kazanmıştık. Maç sonrasında ise takımca biraz eğlenmiş sonrasında ise herkes yorgun olduğundan dağılmıştık. Ertesi gün oyuncular izinliydi. Ben ise işe gitmek zorundaydım. Öğleden sonra çevirmen gereken belgeleri çevirmiş ve Ersan abinin odasına bırakmıştım. Tesisin girişinde durup taksi çağırmak için telefonumu açtığımda Barış Alper aramıştı. Aramayı yanıtlayıp telefonu kulağıma yasladım.
"Alo?"
"Olduğun yerde kal. Seni almaya geliyoruz." Dıt. Dıt. Dıt. Başka bir şey söylemeden telefonu suratıma kapatmıştı şerefsiz. Yine de dediğini yaptım. Birkaç dakika sonra önümde duran arabayla başımı telefonumdan kaldırdım. Arka kapıyı açmıştım ki Barış ve Yunus yayıldığından ön tarafa geçmek zorunda kaldım. Emniyet kemerini bağlarken konuştum.
"Siz böyle üçlü mü gezersiniz hep?"
"E bize boşuna muhteşem üçlü demiyorlar kızım." Cevap kollarını ön koltukların yanlarından sarkıtıp Kerem ile ortamıza eğilen Barış'tan gelmişti.
"Peki nereye gidiyoruz?"
"Büyük Ada'ya gidelim dedik."
"Ne? Saçmalamayın. Yanımda hiçbir şey yok."
"Dur be kızım. Denize girmeyeceğiz zaten. Mayoya falan gerek yok."
"Oğlum orada böyle mi gezeceğim? Yanarım." Ceket ve kumaş pantolonla adaya gidilmezdi. Kerem yandan üstümdekilere bakıp tekrar önüne döndü.
"Yolda alırız bir şeyler." Başımı sallayıp önüme döndüm.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Vapura binmeden önce bir mağazaya uğrayıp kendime adanın havasına uygun çiçekli bir elbise, güneş kremi ve güneş gözlüğü almıştım. Vapura bindiğimizde bol bol fotoğraf çekilmiş ve her vapur gezisinde yapılan 'Buradan düşsem arkamdan atlar mısın' muhabbetini yapmıştık. En sonunda vardığımızda bisiklet kiralamış ve adayı turlamıştık. Yunus da bu sırada telefonunu bisşkletine sabitlemiş ve yol boyu bizi çekmişti.
"Aga ben YouTuber falan mı olsam?" Bisikletimi park ederken Yunus'a güldüm.
"Sırf üçünüzü paylaşsan zaten beğeni rekoru kırarsın."
"İltifat olarak kabul ediyorum Gökçe'ciğim." diyerek göz kırpmasıyla ben de aynı şekilde karşılık verdim.
"Olur Yunus'cuğum." Bir kafenin önünde durduğumuzda Barış beni kolunun altına aldı. "Bu arada adaya gelmek nereden esti?"
"Biz arada geliyoruz böyle. Ne bileyim, hoşumuza gidiyor burası. Çok tatlı, şirin bir yer." Haklıydı. Adalar gerçekten güzeldi. Ben de sık sık gelirdim. Kafeye girdiğimizde terastaki masalardan birine oturduk.
"Adaya sık sık gelirim ama burayı ilk defa görüyorum."
"Biz de yanlışlıkla keşfettik."
"Ama tatlıları süper. Bayılacaksın." Garson yanımıza geldiğinde siparişlerimizi verdik. Biz sohbet ederken kısa sürede siparişlerimiz gelmişti. Kendi tatlımdan bir parça alıp ağzıma attım. Barış haklıydı. Gerçekten tatlıları süperdi. Gözlerim Kerem'e kaydı. Pembemsi bir çay içiyordu. Yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."