"Tamamdır hocam."
"Güzel. Dinlenebilirsiniz o zaman." Okan hocanın yaptığı konuşmayı farklı dillerde çevirmekten yorulmuş olsam da hatasız çevirdiğim için mutluydum. Barış ve Kaan yanıma geldiğinde onlarla sohbet ederken Mertens de kucağında Ciro ile birlikte yanımıza gelmişti.
"Galatasaray'da çalışma sebebim!" diye bağırarak öne atılmış ve Mertens'in kucağındaki Ciro'yu kollarım arasına almıştım. "Yanaklara bak. Ekranlardakinden daha tatlı." Yanaklarını sıkıp öpsem de o kadar tatlıydı ki ona doyamıyordum.
"Sevdi seni. Herkesin kucağında böyle durmaz." Gururla göğsümü kabarttım.
"Çocuklar beni sever."
"Katrin de ortak salonda diğerleriyle oturuyordu. Bir süre sen ilgilenebilir misin?"
"Tabi ki. İsterseniz evlatlık da alabilirim. Şu yanaklara bak. Tombul tombul."
"Daha tombullarını da görmüştüm." Gelen ses Kerem'e aitti. Yanımıza gelip kucağımdaki Ciro'nun saçlarını kırıştırmıştı. "Naber şampiyon?"
"Sen az önce bana laf mı attın lan?"
"Hee. Yalan mı? Sincap gibi tombul yanakların var." Sabır çekip kucağımdaki Ciro'nun yanaklarıyla oynamaya devam ettim.
"Bizimki size emanet." Mertens'e baş salladığımızda gitmişti.
"Ya kızım ver ben de seveyim az."
"Ya sen hep görüyorsun zaten. Bırak ben seveyim."
"Sözümü geri alıyorum. Biz iyi falan anlaşamayız."
"Bence de Aktürkoğlu."
"Bence de... Senin soyadın ne?" Yutkundum. Bunu bana on iki yıl önce sorsaydı şuan bu halde değildik belki de.
"Aslansoy. Gökçe Aslansoy."
"Aslansoy... Güzelmiş. Galatasaray'a tam uymuş." Başımı salladım. Tekrar Ciro'ya dönüp onu yere bıraktım. Gördüğü ilk futbol topuna koşarken biz de peşinden gitmiştik. Kerem kaleye geçtiğinde Ciro da minik ayaklarıyla topa vurarak ilerliyordu. Şut çektiğinde top kaleye yaklaşamamıştı bile. Ben de yardımcı oldum ve topu tekrar Ciro'ya attım. O da bu sefer daha güzel vurmuştu. Kerem kendini yere atınca top yuvarlanarak kaleye girmişti. "Hayır ya. Gol yedim." Ciro sevinçle kollarını havaya kaldırıp bağırdığında ben de güldüm. Üçümüz beraber bir süre daha orada oynamaya devam etmiştik. En sonunda Ciro annesini özlediğinden onu götürmek zorunda kalmıştık. Kendimi koltuğa atıp derin bir nefes verdim.
"Çocuk bakmak ne zor işmiş be?"
"Katılıyorum. Ama güzeldi." Kerem'in gülümsemesine karşılık ben de gülümsedim.
"Evet. Güzeldi."
"Neyse." diyerek ayaklandı. "Ben gideyim. Yemekte görüşürüz."
"Görüşürüz." Kerem çıktıktan hemen sonra açık bıraktığı kapıyı kapatmak için ben de kalkmıştım ki çarpıştık. "Pardon."
"Pardon."
"Niye döndün?"
"Kapının açık kalmasını sevmediğini hatırladım. Kapatmak için dönmüştüm." İstemsizce gülümsedim. Benim hakkımda ufak ayrıntıları hatırlaması güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."