Dün ödülünü ve vazomu kırdıkları için ceza olarak evi Barış ve Yunus'a temizletmiştim. Kerem de bir işi çıktığını söyleyerek gitmişti. Biz de bowlinge gitmiştik. Barış birinci olurken ben sonuncu olmuştum ama çok da eğlenmiştim. Şimdi ise kulübede oturmuş, antrenmanı izliyordum. Okan hoca gelip yanıma oturdu.
"Nasıl? Alıştın mı ortama?" Gülümseyerek başımı salladım.
"Evet. Herkes iyi. Şu ana kadar hiç sıkıntı yaşamadım."
"Sevindim. Bu arada geçen belgelere bakarken fark ettim. Kerem ile aynı yerde yaşayıp büyümüşsünüz. Okuduğunuz okullar da birbirine yakın. Geldiğinde en çok Kerem ve diğerleriyle yakın olunca merak ettim. Önceden tanışıyor musunuz?" Yutkunarak başımı sağa sola salladım.
"Hayır. İlla birbirimizi görmüşüzdür ama hatırlamıyorum."
"Anladım. Neyse. Bir gidip bakayım şunlara. Görüşürüz."
"Görüşürüz." Okan hoca giderken Kerem'e baktım. Okan hoca ona bir şey demezdi, değil mi?
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Lan indir beni!" Fenerbahçe ile olan maçı kazanmıştık ve Barış bunun şerefine beni omzuna alıp etrafında çevirmişti. "Barış indirsene lan!" En sonunda indirdiğinde poposuna şaplak attım.
"Ay! Sapık var ayol." Gözlerimi devirip ondan uzak bir köşeye geçtim. Muslera da yanıma gelmişti.
"Sonunda kurtulabilmişsin Barış'tan." Güldüm.
"Evet. Biraz zor oldu ama başardım."
"Güzel. Buradan bana geçeceğiz. Kutlama için. Abdülkerim mangal yapalım diye tutturdu. Sen de gelsene."
"Şey... Öncesinde tesise gidip belgeleri almam lazım. Sabah yanıma almayı unutmuşum."
"Sorun değil. Sonrasında gelirsin." Başımı salladım.
"Gelirim." Stadyumdaki kutlamamızdan sonra diğerleri Muslera'nın evine giderken ben de tesise gitmiştim. Maç olduğu için tesiste birkaç görevli dışında kimse yoktu. Odama çıkıp gerekli belgeleri aldıktan sonra çıkacakken biriyle çarpıştım. "Kerem?"
"Pardon. İyi misin?"
"İyiyim. Sen neden geldin?"
"Telefonumu maçtan önce soyunma odasında unutmuşum da. Onu almaya geldim. Muslera da senin burada olduğunu söyleyince seni de alayım dedim." Başımı salladım.
"Çıkalım o zaman. Mangala yetişmek istiyorum." Çıkmak için hareketlendiğimde önüme geçmesiyle başımı kaldırıp ona baktım.
"Okan hoca bana bugün bir şey söyledi." Yutkundum. "Aynı yerde oturuyormuşuz. Okullarımız da yakınmış."
"Şey... Evet. Bana da söyledi. Ne tesadüf değil mi?"
"Fazla tesadüf." Gözlerini kısarak bana baktı. "Sence de öyle değil mi?"
"Hayat tesadüflerle dolu Aktürkoğlu. Çok şaşırmamak lazım." Tekrar gitmek istediğimde bu sefer ayağıyla iterek kapıyı kapatmıştı. "Ne yapıyorsun?"
"Beni ikna et. Beni o on iki yaşındaki kız olmadığına ikna et." Derin bir nefes alıp verdikten sonra gözlerine baktım ve gülümsedim.
*
![](https://img.wattpad.com/cover/380281115-288-k36026.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."