27.Bölüm: "Bu kadar güzel bir şey tesadüf olamaz."

586 52 10
                                    

"Ne oluyor lan?" Sabah alarmım yerine kapıdaki gürültü yüzünden uyanmıştım. Dağılmış saçlarımı ve pijamalarımı umursamayarak koşarak kapıyı açtığımda karşımda dudağı patlamış ve yakasındaki ellerden kurtulmaya çalışan Eray ile onu yakasından tutmuş sinirli Kerem'i gördüm. "Ne yapıyorsun Kerem? Bıraksana." Onu kenara itip Eray'ın patlayan dudağına bakarken kolumu tuttu.

"Kızım kim bu herif? Sabah seni alıp kahvaltıya götürmek için mutlu mutlu geliyordum. Bir baktım kapıda bir lavuk var. Kapıyı açmaya çalışıyor."

"Ya kardeşim sanki zorla açıyordum. Anahtarım var açıyordum işte."

"Ha bir de anahtarı var. Gökçe bu herifte niye senin evinin anahtarı var." Sıkıntılı bir nefes verdim.

"Kerem aptal mısın? Eray benim kuzenim. Evimin anahtarının onda olması normal değil mi?" Kerem'in çatılan kaşları normale dönerken şaşkınlıkla bir bana bir de Eray bakıyordu.

"Nasıl? Siz kuzen misiniz? Bildiğimiz kuzen."

"Evet gerizekalı. Bildiğimiz kuzeniz."

"Haa..." Mahcup bit ifadeyle Eray'a döndü. "Birader kusura  bakma ya. Ben seni öyle görünce şey sanmıştım." Eray kanayan burnunu tutarken Kerem'e göz devirdi.

"Gökçe eve girebilir miyiz artık?"

"Gir hadi gir." Eray, Kerem'e ters bakışlarını yollayıp içeri girerken ben de Kerem'e döndüm. "Deli misin sen?"

"Ya kızım ne bileyim kuzenin olduğunu?"

"Tanımadığım birine evimin anahtarını verir miyim sence gerizekalı?"

"Ya öyle de... Ne bileyim? Bir erkeği senin kapında görünce kafa gitti işte." Gözlerimi devirdim. Kıskançlığın da bir sınırı olurdu canım.

"Sen niye geldin bu saatte? Hem de izin günümde."

"Kahvaltıya götürecektim seni."

"Ne güzel. Bana da sorsaydın keşke." Gözlerimi devirip içeriye girdiğimde o da peşimden gelirken kapıyı suratına kapattım.

"Hadi ama! Gökçe!"

"Defol."

"Uslu duracağım! Lütfen!" Ona cevap verirsem uzayacağını bildiğimden bir şey demeden salona gittim. Eray burnundan akan kanları temizlemiş, yanağına buz koyuyordu. Yanına oturup patlamış dudağına baktım.

"Özür dilerim. Çok acıyor mu?"

"İki şey soracağım: Birincisi Kerem Aktürkoğlu'nun burada ne işi var? İkincisi bu lavuğun benimle derdi ne? Önce telefonda bağırıp çağırdı şimdi de darp etti. Sikeceğim belasını en sonunda."

"Birinci soru biraz uzun hikaye. İkincisi de seninle bir derdi yok. Her karşı cinse öyle diyelim. En azından benim yakınımdakilere." Göz kırptı.

"Hayırdır? Aşık mı?"

"Aşık olduğunu söylemese de beni sevdiğini birkaç kez söyledi."

"Ooo... Sen bana iyice anlat bakayım şu işi."

"Dur lan dur. Anlatırız onu. Sen niye geldin onu söyle."

"Binada tadilat var da. Bir süre internet yok."

"Piç. İnternet için gelmiş resmen."

Ufaklık | Kerem AktürkoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin