KEREM AKTÜRKOĞLU
Sabah gözlerimi açıp Gökçe'i yanımda göremeyince yatakta doğrularak oturur pozisyona geldim. Gökçe pencerenin önünde durmuş elindeki bandanaya bakıyordu.
"Sevgilim?" Başını kaldırıp bana bakınca gülümsedi. Elindeki bandanayı kaldırdı.
"Bu o mu?" Gülümseyerek başımı salladım. Yıllar önce Gökçe bana aşkını itiraf ettiğinde bana verdiği hediyeydi bu. "Saklamanı beklemiyordum."
"Senden gelen bir şeyi nasıl atabilirim ki?" diyerek yataktan kalktım ve altıma boxerımla gri eşofmanımı giyerek Gökçe'nin yanına gittim. Arkadan kollarımı beline dolayarak ona sarılıp çenemi omzuna yasladım. "Gökçe."
"Efendim?"
"O zamanlar benim neyimi sevmiştin?" Bandanayı masanın üzerine bırakıp bana döndü.
"O nereden çıktı?" Omuz silktim.
"Hiç. Merak ettim." Başını omzuna yatırdı ve yaklaşık yarım dakika düşündü.
"Bilmiyorum."
"Ne?" Bu düşünmenin cevabı bu muydu?
"Bilmiyorum Kerem. Bu zamana kadar hiç seni neden sevdiğimi düşünmedim. Çünkü seni sevmek için bir neden aramadım. Eğer bir nedenim olsaydı o şey her neyse bir şekilde ondan kurtulup bu aşktan da kurtulurdum. Ama olmadı çünkü ben seni nedensiz sevdim. Ama illa bir neden arayacak olsaydım... Beni anlaman diyebilirdim. Sonuçta gecenin bir yarısı salıncakta ağlayan o kızı görmezden gelebilirdin. Ama sen kalıp onunla konuşmayı, onu anlamayı seçtin." Gülümseyip bir elini yanağıma koyup sakallarımı okşadı. "Ben seni Kerem olduğun için seviyorum." Yanağımı öptüğünde ona sıkıca sarılıp başımı boynuna gömdüm. "Sabah sabah ne bu duygusallık?"
"Bilmiyorum. Sadece... Seni o kadar çok seviyorum ki bir gün kaybetmekten korkuyorum."
"Benim gitmelerim sende travma yaratmış anlaşılan." diyerek güldü. "Merak etme." diyerek saçlarımı okşadı. "Seni bırakma gibi bir niyetim yok." Başımı salladığımda tekrar yanağımı öpüp elimi tuttu. "Hadi hazırlanalım. İşe geç kalacağız." Üstümüzü giyindikten sonra ben yatak örtüsünü değiştirirken Gökçe de boynuna ve göğüslerinin açıkta bıraktığı kısımlara kapatıcı sürüyordu. "Vampir misin Kerem? Yarım şişe kapatıcı gitti şuraya."
"Güzelim o an kendimi tutamadım ne yapayım?" Arkadan beline sarılıp yanağını öptüm.
"Sen bir süre bana yanaşma en iyisi."
"İmkansızı istiyorsun."
"Ukala." Beraber evden ayrılıp bir kafede kahvaltımızı yaptıktan sonra tesise geçtik. El ele sahaya girdiğimizde Barış ve Yunus'un yanına gittik.
"Günaydın."
"Günaydın çifte kumrular."
"Günaydın sap herif."
"Bu göt veren sevgili yaptıktan sonra çok değişti. Sikeceğim belasını."
"Ağlama lan." diyerek ensesine şaplak attığımda bana vurmak için hareketlendiğimde koşarak kaçsam da peşimden gelmişti. Beni yakalayıp sırtıma çıktığında Yunus da Gökçe'yi kolunun altına alıp yanımıza gelmişti.
"Çocuk gibisiniz yemin ediyorum. Okan hoca gelecek birazdan. Git de üstünü değiş." Yunus'un dediğiyle Barış sırtımdan inip popoma tekme atmıştı. Ben de Gökçe'yi kolumun altına alıp binaya girdim. Gökçe'nin odasının önüne geldiğimizde eğilerek yanağımı uzattım. Gülerek yanağımı öptü ve burnumu sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufaklık | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Sen... Sen çok küçüksün." "Sen... Sen görürsün. Görürsün, güzelce büyüyeceğim."