(Uyarı: Aşırı Duygusallığa katlanamayan hastalar bu bölümü es geçsin, okunması tavsiye edilmez)
Oldukça uzun zamandır yürüyordum, daha sonra bir metro girişine geldim.
Metrodan içeri girdim. Baron onun burda olduğunu söylemişti. Neden şuan bunu yapıyordum? Daha önemli
İşlerim vardı.....ama.....ama onu görmek istiyordum. Nedeni yoktu, birine bağlanmalıydım sanırım. Ve bu o olmuştu. Yaklaşık 300 metre ilerledikten sonra onun gölgesini gördüm. Bir gölgeye olabildiğince yaklaşıp dinlemeye başladım.Dark: Vazgeç artık seni salak.
Clayton: Onu öldürücem! Kellesinide şöminemin üstüne koyacağım!
Dark: Kapa çeneni, bu saçma hayallerin yüzünden öleceksin, o zaman ben ne yapacağım?
Demekki gerçekten onu seviyor......onsuz yapamayacağı belli. En azından mutlu olun.....
Clayton: Ne demek istiyorsun?
Dark: Man kafa, babam sen ölürsen beni onu takip eden gruptan sürer, bir daha onu göremem.
Clayton: Ne alaka ya? Ben ölmicem! Beni o pislik öldüremez!
Bir dakika! Onun ölmemesini beni görmek için mi istemiyor?!?! Bu.....çok duygusal bir an ama şuan eylence zamanım!
Hard: Ahahaahahahahaha! Bunu diyen sen misin?
Oldukça büyük bir yer olduğundan ve dairesel bi metro olduğundan bağırdığımda yerimi bulması mümkün değil.
Clayton: *yumruğunu sıkar* Kendini göster seni korkak!
Bunu demesinin üzerine, pantolonumun alt cebinden bir bıçak çıkardım, bıçağı hafif savurunca bıçağın bir kanadı çıktı ve bumerang gibi oldu. Onun bir düğmesine bastım ve fırlattım.
Clayton: *tam anlına saplanacakken uzvuyla onu tek hamlede yakalar* Elinden Gelen Bu Mu?! ELİNDEN GELEN B- *bıçak 5 tane C4 gücünde muhteşem bir şekilde patlar, Clayton parçalara ayrılır*
Hard: *onun kellesine bakar* Benim senin kellene ihtiyacım yok, seni yenmek benim için büyük bir şey değil. *diyip üstüne basarak geçer, ve Darkness a yaklaşır*
Sadece bakışıyorduk, bir şey olacağından değil, onu görmek mutlu etmişti.
Dark: Be-
Hard: Henüz değil.
Onu susturdum. Çünkü gözlerine bakıyordum, şuan onu dinleyemezdim, kırmızı gözlerindeydim şuan, yoğun düşünceler ve hayallerle. Bana bakmaktan utanıyor, güzel gözlerini başka yöne çeviriyordu....
Hard: Neden yaptın?
Dark: Özür dilerim, ben.....seni kaybedeceğimi düşündüm, babam senin kaçıp onlara katılıp, bir daha asla buraya dönmiyeceğini söyledi..... Ben ise yanımda kalmanı istiyordum. Sadece benle olmanı, bencillik ettim. Çok özür dilerim.
Bana bakıyordu, burnunu çekti. Sadece bakıyordum, olan şeyler onun benim hakkındaki bencilliği yüzündendi. Sanki çıkmaza girmiştim, ben ona kızacakken bana öyle bir cevapla gelmişti ki, kapak yapmıştı bildiğiniz. Yeniden gözlerini kaçırdı, sanki dik dik bakışlarımdan bıkmıştı, ama ben 6 gün sonra ki büyük savaşta ölecektim, hemde çok büyük bir ihtimalle. Aslında ölmem pek umrumda değildi, onun gözlerini bir daha göremeyeceğim de büyük bir kayıptı ama asık endişelendiğim şey benim oydu..... Ben öldükten sonra ona ne olacaktı? Clayton a mı koşacaktı? Babasının kızı mı olacaktı? İyilere katılıp Slendy nin çırağı mı olacaktı? Bir yerlerde başka bir adam bulup sevecek miydi? Bu arada gözlerim tavana çıkmış yıldızları arıyordu. Onu elinden tuttum, ve hafiften çekiştirerek yukarı çıkardım. Buraya yakın bir yer vardı. Oraya kadar bana hiç hayır demeden kendini sürüklettirdi. Bir yamaca geldik. Hava az bulutluydu, ay tamamiyle karşımızdaydı. Yıldızlar serenat yapıyordu. Önümüzdeki eşsiz şölen ile kendimizden geçerken elimin hala onun elini tuttuğunu fark ettim. Elime baktım, onunda bana baktığını gördüm. Gözleri dolmuştu. Yo.....sanırım benimkiler dolmuştu, her yer bulanıklaşıyordu. Şuan onunlaydım. Sürekli hayalini kurduğum kızla..........ama onun benle olmadığını nerden bilebilirdim.....?