Evet biliyorum kimse hikayeyi daha anlamadı ahshsh
Bornozumu boğazıma kadar kapatıp aşağa indim.
"Anne ve baba."
İkisi de televizyon koltuğundan ayrılarak bana döndüler.
"Partiye gidememenin üzgünlüğü ile uyumak istiyorum. Beni rahatsız etmeyin yoksa gerçekten kırıcı sözlerde bulunacağım."
Annem sanki dediklerimi duymamış gibi gülümsedi. "İyi geceler kızım."
Gözlerimi devirdim. Yukarı çıkmaya başladım. Yavaş yavaş yukarı çıktım. Odama girdiğim an bornozumu yatağıma attım ve siyah elbiseme baktım. Saate baktım Luke gelebilirdi. Sadece saçımı tarayıp bir parlatıcı sürdüm. Topuklu ayakkabılarımı aldım. Camdan dışarı baktığımda tam tahmin ettiğim gibi Luke motoruyla kapımın önünde duruyordu.
"Pişt!"
Duymadı. Kaskını kafasından çıkartıp saçlarını savurdu. Kim bu film yıldızı mı? Yatağımda olan peluş oyuncağımı ona doğru attım. Tabii sadece önüne düştü. Kaskı motoruna bırakıp aşağa indim. Yerden ayımı aldıktan sonra etrafa baktı. Hızlıca ellerimi yukarı kaldırarak salladım. Luke kaşlarını çatarak bana baktı.
"Alex?"
Hızlıca elimi dudaklarıma koydum. "Şş, sessiz ol."
Ayıyı alarak pencerimin altına koştu. "Tamam beyine tahammül edebilirim ama bir evde kapının yokluğu sence de garip değil mi?"
"Kes olmayan kelime hazneni kullanmanı. Sadece ayakkabılarımı tut."
Ayakkabılarımı pencereden attığımda Luke hiç düşünmeden ayıyı yere atıp ayakkabılarımı aldı.
"Bunu neden yapıyoruz?"
"19 yaşındasın ve pencereden gitmenin evden kaçmak olduğunu bilmiyor musun?"
Güldü. "Bunu daha önce söylesene."
Bacağımın bir tekini penceren sarkıttım. Çıplak ayağımı pencerinin biraz altında olan boruya koydum. Diğer ayağımıda koyduktan sonra ellerimi pencerinin altına koydum. Ayağımı altta olan çıkıntıya koymak için uzattığımda iki ayağımda kaydı. Bütün kollarım ile pencereye tutundum.
"Luke! Acil durum."
"Ah bekle!"
Fotoğraf çekme sesi ve flaşı gördüm. "Ne yapıyorsun?"
"Fotoğrafını çekiyorum."
Dedi. Arkama dönmehe çalıştım ama düşeceğimi biliyordum. "Beni sadece ölmeden şurdan kurtar."
"Tamam pekala, bırak kendini seni tutarım."
Gözlerimi kapatarak kollarımı bıraktım. Aşağa doğru düşerken beni kucakladı ve tuttu. Nefes nefese olan baktım. Ellerini kalçamda hissediyordum. Elbisem göbeğime kadar çıkmıştı.
"Aferin motorcu."
"Rapunzelin saçından tırmanmak gibiydi."
Gözlerini benden çektiği anda iç çamaşırımı görmemesi için kucağından indim. Hızlıca eteğimi aşağa indirdim. Yere attığı ayakkabılarımı giydim.
"Tamam haydi gidelim."
Yola doğru çıktım. Luke bana baktı. "Nereye gidiyorsun motorum burada."
"Elbise giyiyorum Luke."
"Merak etme Alex, kimse senin ayıcıklı donunu görmek için motorumu ezmez."
"İğrençsin Luke."
"Onu giyecek kadar değil."
Onun tam göğüsüne yumruk attım. Gülmeye başladı. Gözlerimi devirerek motoruna yürüdüm. Kaskı kafama taktıktan sonra bana bakıp gülümsedi. Önüme binip motoru çalıştırdı. "Haydi şu partiyi sallayalım."
Şaşkınca dediği şeyi dinledim. "Hayır biz böyle konuşmuyoruz."
"Aa öyle mi? Pekala. 'Gidelim' nasıl?"
"Havalı."
Kafasını sallayıp iğrenç motor kullanımına başladı.
Parti evine geldiğimizde midem alt üst olmuştu. Kaskı hızlıca çıkarttım.
"İğrenç kullanıyorsun."
"Bir dahaki sefere sen kullan o zaman."
Gözlerimi devirerek motordan indim. Bana baktı. Saçlarını diğer tarafa doğru attı. Yırtık bir skinny pantolon ve beyaz tişört gerçekten başka kıyafeti yok muydu?
"Biraz gülümse."
Etrafa baktığımda herkesin bize baktığını gördüm. "Sanırım bir mezunun gelmesi şaşırtıcı."
Bana baktı. "Hayır benim gibi birinin seninle gelmesi şaşırtıcı."
Onu motora doğru ittirdim. "Calum'dan farkın yok seni göt."
Eve doğru hızlı adımlar attığımda gözlerim gerçekten dolmuştu. İkisinin de bunu demesinden nefret ediyordum. Biliyorum güzel değilim, biliyorum kimse beni sevmiyor ve biliyorum popüler falan da değilim ama lisemin son saatlerini bunları düşünmeden geçirmek istiyordum. Kimsenin beni yargılamadan içeceğim veya dans edeceğim bir şey istiyordum. Sadece iyi hissetmek istemiştim. Youtube veya Tumblr'da olan hayatlar gibi bir şey yaşamak herkesin hayaliydi ama ben sadece normal olmak istedim.
"Alex!"
Calum'un sesi ile sağa döndüm. Üzerinde yarısı açık olan bir gömlek vardı. "Tek mi geldin yoksa?"
Kaşlarımı çatarak ona baktım. Luke ile yürüttüğümüz yalana bir son verme vaktiydi evet eziktim ve lise bitmeden bu isimden kurtulacağımı hayal etmiştim.
"Calum,"
Luke birden belimi sertçe tutarak kendine çekti. "Kız arkadaşımı ne zaman rahat bırakacaksın merak ediyorum Calum. Yoksa kıskandın mı?" Samimiyetsiz gülüşünü sergilerken konuştu. "Doğru seninkinin hala boynuzları var."
"Çok komiksin Luke."
Kahkaha attı. Ona baktım. "Haydi beni attığın havuza gidelim Alex."
İstemszice dediği şeye güldüm. Beraber evin kapısından girdiğimiz anda birbirimizden ayrıldık.
"Bunu neden yapıyorsun Luke? Bir zaman götün teki gibi davranıp diğer zaman hayat kurtarmayı seçiyorsun? Neden?"
"Yenilmezlerin iki yüzlü olmadığını kim söylemiş?"
"Ben ciddiyim Luke."
Kafasını salladı. "Sana ihtiyacım var Alex."
"Ne?"
"Benimle yurt dışına gelmen gerek."
Birden kahkaha attım. "Sen delirmişsin."
Gitmek üzereyken kolumdan tuttu. "Bak yurt dışındaki motor yarışına katılmam gerek ve ailemden motor yenileme parasını çıkartmak için kız arkadaşımla gidiyorum dedim."
"Sana bol şanslar o zaman Luke."
Hızlıca koşarak önüme geçti. "Eğer benimle gelmezsen ailene evden kaçarken çektiğim fotoğrafı göstermekten çekinmem."
Ona sinirle baktım. "Yenilmezler bunu yapmaz."
"O zaman yakışıklı bir götüm."
Derin nefes alarak ona baktım. "Sen bütün dediklerinde ciddi misin?"
"Senin o ayıcıklı iç çamaşarını giymen kadar."