Bana baktı. Oyun konsolunun düğmesine bastıktan sonra oyun başladı. Jessie J - Dude Like A Dude şarkısı çalmaya başladı. Ayağımın altında duran renkli yuvarlaklara bastım. Ekranda hangi renk sıraya gelirse ona basarak dans edecektim kolay olmalıydı. Yani Luke'u geçmeliydim. İkimizde heyecanlı bir şekilde dans etmeye başladık. Luke benden daha iyi oynuyordu.
''Luke lanet olsun.''
Kahkaha attı. Bir an hırs yaparak Luke'un puanını geçtim. Bana baktı. Gülerek renklere bastım. ''Hayır bunda ben kazanacağım.''
ve beni itti. Yere düşüp ona baktım. ''Ama bu hile!''
''Hayır değil.''
Yerde oturarak ona baktım. ''Ben kazandım!'' diye bağırdı.
''Kabul etmiyorum.''
Omuz silkti. ''Dediğimi yapmak zorundasın.''
Kaşlarımı çattım. ''Ne istiyorsun?''
''Havuza atla, partide beni attıktan sonra gerçekten çok üşüdüm.''
Güldüm. Ellerimi kaldırıp beni kaldırması için yardım istedim. Gözlerini devirerek önümden geçip gitti. Elbette yardım etmeyecekti. Kendi başıma ayağa kalkarak onu takip ettim. Ellerimi tulumun cebine sıkıştırdım. Dağınık saçlarımı belime doğru savurdum. Luke gülerek bana baktı. "Sana bir şey göstermemi ister misin?"
Kaşlarımı çatarak ona baktım. ''Ne?"
Ve birden odadan çıkarak salona doğru koştuk. Işıkların hepsi açıktı. Luke merdiven basağımını çıkartmaya çalışırken bana baktı. "Ters bir şey var."
"Ne gibi?"
Bana fısıldadı. "Hareket etme."
Kafamı salladım. Gözlerini kaldırarak tam omzumun arkasına baktım. "Benim yerime geçip benim baktığım gibi karşıya bak."
Kafamı salladım. Yavaşça belimden tutup döndürdü ve ardından onun olduğu yöne geldim. Açık ışıklardan dolayı metal ayna kenarlardan üst katı görebiliyordum. Luke'un ailesi bizi gözetliyordu. Ona baktım. "Ne yapıyorlar?"
Bana baktı. "Benimle sevişmen gerek."
Ailesinin duymaması için kısık sesle ona baktım. "Ne!"
"Seninle gerçekten yatmayacağım. Sakin ol."
"Yine de çıkarcı pisliğin birisin Luke."
"Bak şu an ailem bizi gözetliyorsa, söylediğimiz ilişki yalanı onları tatmin etmemiş demektir. Eğer şu an benimle sevişirsen istediğini yaparım."
Derin bir nefes alarak bana bir adım attım. "Alex, anlamıyorsun ama yarışa gitmeye bu kadar az kalmışken hiçbir şeyi riske atamam."
Derin bir nefes aldım. Benim in bir erkeği öpmek sürekli yaptığım bir şey değildi. İlk öpücüğümü bile çok sevdiğim birine vermeştim ve Luke daha fazlasını istiyordu. Buranın altını çizmek istiyorum, kromozomu olmayan biri istiyordu bunu.
"Manga çizim kalemleri kitapları istiyorum."
"Anlaştık."
Diyerek birden tulumumun üstünde ki ipi çekerek açtı. Meme uçlarım tişörtün dışından görünüyordu. Birden kızardım. Fakat Luke yüzüme bakmıyordu. Sabırsızlıkla sonra ki hamlesini beklerken belimden tutarak mutfak tezgahına oturtu. Sert nefes verirken kulağına fısıldadım. "Buna çalışmış gibisin."
"Senin üstünde değil, bebeğim."
Sağ eli ile kalçamı tutuğunda içimde ki sinirle tekme savurdum fakat onun mükemmel parmakları ayakkabılarım ile tulumumu çıkarttı. Sanki eşyalarımı parçalar gibi salona fırlattı. Titreyen ellerimle ona baktım. Konuşmama izin vermeden dudaklarıma yapıştı. Bu tıpkı beni ilk öptüğü zaman gibiydi. Keşke elimde pizza olsaydı. Elleri bacaklarıma doğru hareket ettiğinde kasıldım. Gerçekten karnımda bir şeyler hareketlenmeye başladı. Birden bacaklarımla onu tezgaha çektim ve onun belime bacaklarımı doladım. Öpüşürken dudaklarıma nefes verdi.