Luke bana yavaş bir şekilde yürüdü yüzünde hafif karanlık vardı. Elini saçıma geçirdi ve kulağımın arkasına geçirdi. Gözlerini ilk gözlerime değdirdi. Mavinin en güzel tonuydu. Göz kapağını hafif kapatarak gözlerini dudaklarıma odakladı. Bana bir adım attığında, parmak uçlarını saçlarımın arasında yeniden hissettim. Dudağını yavaşça yalarken, piercingi hafif hareket etti. Her yerimden ateş fışkırırken dudağıma doğru fısıldadı. İki dudak arasında onun nefesini hissettim.
''Benimle gel.''
Elini saçlarımdan çekti, omzumdan başlayarak baş parmağı ile aşağa inmeye başladı. Nazik ve çıldırtıcı dokunuşlar. Çıplak kollarımı aştıktan sonra parmağını avucumun içine bastırdı. Parmaklarımı hareket ettirerek onunkileri benimkinin arasına sıkıştırdım. Gülümsedi, yarı aydınlık yarı belirsiz. Saçını hafif yukarı kaldırdı ve elimi tutarak beni sürüklemeye başladı. Gülümseyerek onu takip ettim.
''Beni nereye götürüyorsun?''
Bana arkası dönük bir şekilde fısıldadı. ''Sadece sen ve benim olacağımız bir yere.''
Gözlerimi birden açtım. ''Yok artık!''
Korku ile yataktan kalktım. "Ugh o sülük rüyamdaydı!"
Örtüyü korkuyla ittirdim. Sanki üzerimde onun parçaları kalmış gibi ellerimi vücudumda gezdirip kaşındım. Ona alerjim vardı. Çığlık atmak istiyordum. Aynı ülke, aynı şehir, aynı otel, aynı oda da kalmamız yetmiyormuş gibi rüyama da girmişti. Ah hayır kabus!
''Luke!''
diye bağırdığımda odamın balkonundan ses geldi. Hızlıca balkona doğru yürüdüm. Uçuşan beyaz perdeleri arkada bıraktım. Balkona adım attığım anda Luke'un ıslak vücudu ile karşılaşmam bir oldu.
Bir daha bakayım, evet ıslak.
Elinde portakal suyu vardı. Islak saçlarını arkaya doğru atarken gözlerini güneş yüzünden kıstı. ''Sabah sabah niye ismimi bağırıyorsun? Rüyanda beni mi gördün?''
Aniden polisin 'Katil bu!' diyerek beni göstermesi kadar kenarı sıkışmış hissettim. Korku ile ona baktım. ''Hayır! Ne alakası var? Sadece senden kurtulamıyorum.''
Kaşlarını çatarak içeceğini masaya koydu. ''Ne diyorsun Alex?''
''Ben, be- Yüzeceğim. Evet yüzeceğim. Ben şey yapayım bir içeri girip.''
Luke gülerek bana baktı. ''İyi misin? Sen yüzme bilmezsin."
Ona baktım. Benim hakkımda olan bilgileri aklında tutma kabiliyetine sahipti. ''Biliyorum, yani demek istediğim ayaklarımı sokacağım."
diyerek odaya tekrar girdim. Kendine gel Alex bu sadece bir rüya. Gözlerimi kapattım.
O gerizekalı nasıl rüyama girmiş olabilirdi? Kafamı hızlıca salladım. Derin nefes al ver. Bavulumdan bikinimi çıkarttım. Banyoya doğru yürüdüm. Ama hala inanamıyordum.
O GERİZEKALI RÜYAMDAYDI!
Ben 'Grinin Elli Tonunu' okuduktan sonra bile bu kadar etkilenmemiştim. Karnımdan gelen gurultuya ses verdim. "Vazgeçtim yemek yiyeceğim."
Luke kafasını içeri soktu. "Farklı bir şey yapıyorsun!"
Gözlerimi kıstım. Salona yürüdüm.
&
"Kalk!"
Diye bir bağırma sesinin ardından koltuktan hızla düştüm. Korkunç kabus yüzünden iyi uyuyamamıştım bu nedenle çizgi film izlerken biraz kestirmek istemiştim. Kalçamı ovarak ayağa kalktım. Dağınık saçlarını diğer tarafa attıktan sonra koltuğun kenarına bıraktığı deri ceketi aldı.