Seventeen: you're not bad but you're not good.

10.5K 644 98
                                    

Saçma ve aptal bir şekilde kendime kızıyordum. Çatalımı makarnaya zorla geçirdim. Yemek yemeyi kutsuyordum ama şu an tek yaptığım yemeğe işgence.

"Çok farklısın."

Kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdım. "Ne?"

"Yani Luke'un peşinde dolanan kızlara benzemiyorsun."

"Nefretimin önüne geçmesindendir."

Güldü. "Sanırım Luke aradığım kız farklı derken bundan bahsediyordu."

Kaşlarımı çattım. "Hangi kız?"

"Yani bir kızı yurt dışına götürecekti, telefonda konuştuğumuz için ona sadece öneri sunuyordum. Luke popüler biriydi her kızı elde eder ve ikna ederdi. Bunun çok aptalca olduğunu ve sürekli kızla ilgilenmek zorunda kalacağını söyledi."

Gülmeye başladı. "Nedenini şimdi anlıyorum."

Aslında o gece her şey şans eseri ortaya çıkmıştı. Kader mi demeliydim yoksa? Gözlerimi çevirdim. "Luke ilk defa bu kadar farklıydı."

"Benim için aynı."

"Onu değiştiriyorsun. Luke normalde komik biri değildir."

Gazozumdan içerken gülmeye başladım. "O hala komik biri değil."

Gülmeye başladı. "Onu değiştirdiğinin farkında bile değilsin."

"Bu sadece bir oyun. Ben Japonya'ya çizimlerimi vereceğim belki üniversiteyi orada okuyabilirim. O ise yarıştan kazandığı para ile artık ailesinin parasına muhtaç olmayacak. Ve mutlu son!"

Kaşlarını çattı. Pipeti dudaklarımın arasına koydum. "Alex, sence her şey bu kadar kolay mı?"

"Luke ile tek ortak noktamız, ikimiz de kazanamayacağız oyuna girmeyişimiz." Makarnamı yerken onun tabağına baktım. "Yemeyeceksen seninkini alabilir miyim?"

Gülerek tabağını uzattı. "Keyfini çıkar."

Makarnayı yerken kafamı kaldırdım. "Neden bir yarışçı olmayı seçti?"

"Jack ve Ben ile aynı okula gitti. Jack yakışıklıydı. Ben çok zekiydi. Hepsi bir şekilde anılıyordu. Luke'a sadece erkek kardeş deniliyordu. Daha sonra o da böyle bir saçmalığa girişti ve şimdi tutkusu."

"Ne kadar saçma."

Ashton güldü. "Luke'un bu zamana kadar yaptığı mantıklı bir şey yok."

&

Otel odasına girdiğim de burnuma gelen mum kokusu ile kaşlarımı çattım. Dudaklarımı yalayarak temkinli bir şekilde odama doğru yürüdüm. Luke'un mırıldanışını duydum.

Şarkıyı tam anlayamıyordum ama yavaş bir şarkı olduğu belliydi. Üzerimde ki ceketi çıkartıp yatağın üzerine attım. Ceketimin cebinden telefonu alıp saate baktım. Saat 12'ye geliyordu. Telefonu yatağa fırlattım. Saçlarımı kulağımın arkasına geçirdim, camı açık olan balkona doğru yürüdüm. California'nın serin geceleri, hissedilmeye değerdi. Balkona çıktığım da Luke'un havuzun etrafına mumlar koyduğunu gördüm. Elinde alkollü içeceği ile havuzun içinde duruyordu. Beni görünce içeceğini kenara bıraktı ve bedenini sudan çıkarttı. Islak saçlarını elleri ile dağıttı. Daha sonra dudağını yalayarak saçlarını arkaya attı.

Spent three whole days on cocaine
Haven't slept, awake ain't eat a thing

Yanıma doğru geldi ve parmağını kafasının üzerine koydu.
But you've been on my mind whole time

Come with me.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin