Finali düzelttim. Gerçek bir eleştiri için thedreamtheater teşekkürler.
Islak bedenimi yatağa attım. Araba sesini duyduğumda, koşarak perdeyi açtım. Gidiyordu. Onu zorlamıştım. Bana ne kadar dayanacağına bakmamıştım. Beni hiç şaşırtmadı. Luke, çabalamayan biriydi. Aşağa doğru baktım. Solmuş çiçekleri bahçeye bırakmıştı. Ağlamamı durduramayarak, yağmur damlalarının sardığı cama elimi koydum.
Jenna odaya girdiğinde, kafamı pencereden çektim ve ona baktım.
"Şimdi mi pencereden bakmak aklına geliyor?"
Omuz silktim. "Benim canım da acıdı Jenna."
Jenna derin bir nefes aldı. "Neden böyle davranıyorsun Alex? Neden böylesin?"
"Bütün güvenimi aldı Jenna. Yaşadığı her şeyi hak ediyor. Beni sevdiği için mi yoksa, ilk defa onu biri böyle sevdiği halde kaybetiği için mi bekledi?"
"Alex sen dayanılması kolay biri olduğunu mu sanıyorsun? Eğer öyle sanıyorsan gözlerini aç istersen. Luke biri gibi seni seviyor ve her şeyi ile seni istiyor. Üç gün Alex. Tam üç gündür evimizin altında bekledi."
Kafamı salladım. "Biliyorum."
Jenna derim bir nefes aldı. "Giderken,"
Dolu gözlerimi kaldırdım. Jenna üzgün bir şekilde söyledi. "...ağladı."
Göz kapaklarımı kapatmam ile gözaşlarımın süzülmesi bir oldu. İkimiz de daha fazla bir şey söylemedik ve o odadan çıktı.
Onu hala seviyordu. Hala onu deli gibi seviyordum.
Bir adamın yanında bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Onunla yaptığım her şey film karesi gibiydi. Canımı acıtıyordu ama tek bir gülümsemesi ile bunu sineye çekiyordu.
Üzerimdeki her şeyden kurtulurken banyoya yürüdüm. Yorgundum, bitmiştim ve dediklerimde pişman olmaktan korkuyordum.
Ağlarken banyo yapmak ne demek bilir misiniz? Acınızın vücudunuzdan gideceğini bilmek nedir bilir misiniz? Ağlayaşlarınız su sesi sanacaklarını düşünerek suyun altında nefesini tutmak nedir bilir misiniz? Canın geçen her dakikadan daha çok acıdını bilir misiniz?
Yoksa hiç ağlamadınız mı? Merak etmeyin hayat sizi hazırlıksız olduğun bir anda vuruyor. Kafanıza sıkılan kurşun gibi temiz ve saniyelik cinayet.
&
Luke'u görmedim. Luke bir daha eve gelmedi. Beni rahatsız etmedi. Mesaj atmadı ve şaşırtıcı şekilde aramadı. Gerçekten, benden vazgeçtiğini düşündüğüm zamanlardan biri.
2 hafta boyunca eve kapanmamın kaçınılmaz sonuydu. Üniversite başvurum hakkında kafa patlattığım, Avustralya dışında her yere gitmeye hazır olduğum bir alan. Sevmediğim bir bölüm okumak için resmen kendimi hazırlıyordum. "Aslında simya okuyabilirim."
Babam gazete sayfasını çevirirken, mırıldandı. "Simya kesinlikle senin alanın."
"O zaman metafizik okumak istiyorum."
Jenna gözlerini devirdi. "Üniversite haftasının başlamasına daha bir ay var Alex."
"Cambridge beni istemişken geri çevirmek istemiyorum. Üniversite bu!"
Babam kahvesinden yudum alırken başlıklaı okudu. Ayrıca benimle konuştu. "Alex, gerçekten okumak istediğin bir bölümü yaz. Puanın zaten iyi."