Twenty nine: dear diary, everyone is motherfucker

10.6K 709 177
                                    

Eve geldiğimden beri ağlıyordum. Yorganları yüzüme doğru çekerken, nasıl olabilir diye içimden milyon defa geçerdim. Nasıl bu kadar iyi oynayabilirdi? Beni nasıl bu kadar iyi kandırabilirdi?

Canım acıdı.

Buğulu gözlerle tavanı izlerken, kalbim sıkıştı. Seviyordum. Lanet olsun ki hâlâ seviyorum. Ben hiç kimseye kendimi böyle kaptırmadım. Ben hiç kimseyle bu kadar eğlenmedim. Ben hiç kimseye böyle katlanmadım. Ben hiç kimseye Luke'a verdiğim kadar değer vermedim.

Yediremiyorum. Yapamıyorum. Bunu hak ettiğimi bir an olsun bile düşünemiyorum. Güzel olmadığım için mi? Vücudum iyi olmadığı için mi? Dış görünüş bir insanı nasıl iyi hissettirirdi, sana sevdiğini gösteremiyorsa?

Kızdan iyi olamdığımı biliyordum ama hissettiğim duygular ve Luke ile yaşadıklarımızın, aptalca bir şey olduğuna inanmak istemiyordum. Onu dağılmış gördüm. Gerçekten hepsi yalan mıydı? Bana bakışlarını ben mi önemli gördüm? Ben mi bütün o şeylere anlam yükledim?

Ben mi yanlış yorumluyorum?

En acısı, gözlerimi kapattığım anda aklıma düşmesi. Gözlerimi kapatıyorum ve dudaklarını beenimkilerin üzerinde hissediyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve benimle dans edişini hatırlıyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve nefesini tenimde hissediyorum. Gözlerimi kapatıyorum ve kahkahası beliriyor. Gözlerimi kapatıyorum ve mavi gözleri geliyor. Gözlerimi kapatıyorum ve aklıma sadece o geliyor.

Kafamı 'hayır' anlamında sallarken kafamı koparmak istedim. Onca şey nasıl boş olabilirdi? Ona bu kadar derin bakarken, nasıl bunu görmezden gelmeye cesareti olabilirdi?

Yastağıma gözyaşlarım ile sarılırken, tek düşündüğüm Luke'du. Nasıl onu hala bu kadar tutkulu sevebilirdim?

Bu korkutuyor. Affedecek kadar gurursuz olacağımı düşünmekten korkutuyordu.

                              Luke

Ve bu onu üçüncü ağlatışımdı. İlkini görmedim ama biliyordum. İkincisini sadece bir damla yaş ile anladım, ama bu acı verdi. Gözlerimin içine bakarak ağladı. İçindeki bana olan nefreti gördüm. Sevgisini hissettim. Karşımda ağlayacak kadar onu kırmıştım. Onu yerle bir etmiştim. Ve giderken sessiz gitti.

O gürültülü kahkaha atan kızı sessiz ağlamaya mahkum etmiştim.

Onun gittiği yolu izlerken, kulaklarımı çınlatan tüm tüylerimi kaldıran o hıçkırığı duydum. Alex, karanlık sokakta koşarken ağlıyor ve yankılanan hıçkırığını duyuyordu. Beni gerçekten seviyordu. Biri beni gerçekten seviyordu.

Piyanonun en sıkıcı kısmı gibiydim. Hiç seyircim yoktu. Beni dinleyen, anlayan ve sıkıcı notalarda duygularımı barındığımı hisseden tek kadın da gitmişti.

Bunu yine ben yapmıştım. Gerçekten emindim. Beni sevdiğind emindim ve onu sevdiğime şu an emin oldum. Elimi sol yanıma götürürdüm. Hızlı atıyordu. Nefesim, ortalarda yoktu. Kafamı eğdim.

Niye söylemedim. Gözlerime o kadar ümitli baktı ki, eğer ona sevdiğimi söyleseydim benimle yine kalırdı. Niye yapmadım? Niye? Daha ne görmek istiyordum? Benim için ağlamasına şahitlik etmemi mi? Evet ağladı Luke, şimdi emin misin duygularından?

Sadece kendi duygularını test etmek için neden kızı yüz üstü bıraktın? Parti evine geri giderken, her yer sessizleşti.

Onu ağlatmamalıydım. Onu sevmeliydim. Bunu neden yapamıyorum? Neden ona sik gibi davranıyordum? Bir gün seviyor bir gün sevmiyor gibi davranıyordum. Neden Alex'i yorup duruyorum? Neden bu yarışta sadece Alex'in benim için bir şey yapmasını istiyordum?

Come with me.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin