Burnumu kırıştırdım. Kendimi uyumuş hissetmiyordum. Sanki beynim açık kalmış ve gözlerim kapanmıştı. Düşünce savaşlarından yeni çıkmış gibiydim. Gözlerimi yavaşça açtım ve tahta dolapla karşılaştım.
Derin bir nefes aldım ve yataktaki yatışımı beynimde kurgulamaya çalıştım. Düşündüğüm an bunu boşverdim. Sabah kalkar kalkmaz yapacağım tek şey hayatımın geri kalanını düşünmek oluyordu.
Birini sevmek neden hep beni zor duruma sokuyordu? Calum'u sevdiğimde de çok ağlamıştım. Luke için ağlamak istiyordum ama acıdan hissizleştim. Gerçekten bana önemli biri olduğumu öğreten biri neden şimdi böyle yapıyordu?
Asıl konu bana o gece ağzına geleni söylemesi değil. Asıl konu beni becerdiği kızlar gibi siktiri çekmeseydi. Benimle işi bittiği an, beni bırakmasaydı. Güvenim kırılmıştı.
Onun beni sevme ihtimalini beynimde sona erdirmişti. Yastığa yüzümü daha çok gömdüm. Artık çabalamak istemiyordum. Birinin beni sevmesi için sürekli boş bir çabaya girmekten yorulmuştum. Bunu neden yapıp duruyordum? Bacağımı yorganın içinden çıkartıp öne doğru atarken, kalbim hızlandı.
Aniden bedenimi dikleştirdim ve nerede olduğuma baktım. Ellerimi yatağa koyarken etrafı izledim. Burası Luke ve benim olan odamızdı. Gözlerimi yavaşça kaldırdığımda, elinde kahvesi ile kolunu pencereye dayamış olan Luke'u gördüm.
Saçlarımı beceriksizce arkaya attım. "Beni sen mi getirdin?"
Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra kafasını ağırca salladı. "Evet."
O an sanki ona dokunmamış gibi, sanki onunla öpüşmemiş gibi, sanki onunla sevişmemiş gibi kendimi ona yabancı hissettim.
"Neden bunu yapıyorsun?"
"O an ne yapmak istiyorsam onu yapıyorum."
Kafamı salladım. Onun yanında konuşmadan duran ben, şimdi sessizliği dinlemek istiyordu. Yataktan inerken ona baktım.
Luke, tanıdığım en zor kişilikti. Yerde duran ayakkabılarımı ayaklarıma geçirdim.
&
Kahvaltı sofrasına otururken, onun ailesini izledim. Ben ve Jack kahkahalar atarak konuşuyordu. Liz, Andrew ve Jenna gülerek yemek hakkında konuşuyorlardı. Luke tam yanımda duruyordu.
Kulağımın arkasına saçlarımı sıkıştırırken, kendimden oldukça emindim.
"Size bir şey söylemek istiyorum."
Masanın üzerindeki çatal bıçak sesleri kesildi. Sesler kesildi. Herkes dönüp bana baktı. Luke yanımda rahatsızca hareket etti ve bana döndü. Bana doğru fısıldadı.
"Ne yapıyorsun?"
Onu duymamazlıktan geldim. "Luke ve ben,"
Luke'a doğru döndüğümde yerinde sinirden kuduruyordu. Ateş püsküren gözlerinden kendimi aldım. Masadaki herkes bizim ilişkimiz hakkında olumlu düşünüyordu. Hep beklenti içerisindeydi ama biz, asla biz olamayacaktık.
"Luke ve ben ayrılmaya karar verdik."
Jack fısıldadı. "Siktir."
Luke ayağa kalktı. "Bunu mu istiyorsun?"
O an sanki onunla kavgayı dört gözle bekler gibi yerimden kalktım. Ona baktım. "Bunu başından beri asıl sen istiyordun."
Masadaki herkes, bizim bir konu üzerinde kavga ettiğimizi düşünüyordu, fakat öyle bir şey yoktu. Başlamayan bir ilişkiyi sonlandırdık.