Bölüm 54 Bana Ait Değilsin

2K 99 47
                                    

Medyadaki resim gerçekten en sevdiğim gifdir.

Boş yere canı yanmaz ki insanın ya bir eksik vardır geleceğe dair,yada bir fazlalıktır geçmişten gelen acı.
Ama şimdi geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şuan anılarımızı çalan iki hırsız gibi.Canımın hiç bu kadar yanıdığını bilmiyordum, kalbim sanki paramparça olmuştu.Hiç bir şey duymuyor hiç bir şey görmiyordum.Dizlerim beton üzerinde kalmaktan uyuşmuştu göz yaşlarım sanki durmuş ve ben boş hıçkırıklar çekiyordum.Sadece kendimi suçluyordum oraya gitmemeliydim.Başımı hafif doğrultuğumda Selim hala ayaktaydı sol tarafıma baktığıma Savaş hala burnunu tutyordu.Önüme düşen bükülmüş resimlerle dikkatimi o yöne verdiğimde kolumda buz gibi el hiss edip başımı kaldırdım.Selim kolumdan tutup beni ayağa kaldırıyordu.

"Hadi kalk."

"Selim?Valla ben bir şey yapmadım."

"Ayağa kalk." Gözlerinde yine nefret vardı ama onu dinleyip ayağa kalktım.Elimi tuttuğunda şaşkınlık tüm vücudumu sardı.Parmaklarını parmaklatıma kenletmişti.Yerde yatan Savaşın yüzünde olan piç gülümseme yerine sinir vardı.Selim dudağının kenardın ona gülümsedi.

"Sen öldürmediğime dua et.Bundan sonra Şebnemin yada benim karşıma çıkarsan bu seferki gibi merhametli olmam, seni gebertirim lan anladınmı gebetirim."Yanından geçerken karnına tekme atmayı ihmal etmedi.Savaş yerdr kıvranırken görevliler onu ayağa kaldırdılar.Arabaya doğru yürüyerek arkasından benide sürüklüyordu Savaşın yanında elimi hafif tutarken şimdi elimi öyle sık tutyordu parmaklarım nerdeyse kırılıcaktı.O yürüyor bense koşuyordum.Arabaya vardığımzda cebinden anahtarı çıkarıp kilidi açtı.Elimi sertçe bırakıb sürücü koltuğun yol alırkan yüzüme bile bakmıyordu.

"Bin."Sesindeki öfkeden yerimde sıçradım.Kapıyı açtığında ben hala ona bakıyordum.
"Neyi bekliyorsun binsene."Bu sefer dişlerini sıkarak konuşmuştu.Benim aklımı kurcalayan tek şey Savaşın yanında elimi neden tutmasıydı.

"Lanet olsun bin şu arabaya."Kapıyı açıp hızla yolcu koltuğuna oturdum.Ellerim titriyordu.Oda sürücü koltuğuna oturum kapıyı sert örttü ve hızla kontağı çevirip qaza bastı.Resmen uçuyoruz asvalta sanki önümüzde kayıyordu.İbreye baktığımda 170 gidiyordu.Koltuğa biraz daha sindim.

"Selim biraz yavaşla lütfen." Cevap yok

"Selim lütfen yavaşla korkuyorum." Yine cevap yoktu.Gözlerimi sıkıp emniyyet kemerimi daha çok sıkı tuttum.

"Neden susuyorsun bir şey söyle böyle durma bağır, çağır bir şey yap."Gözünü yoldan ayrımıyordu ellerine baktığımda direksiyonu o kada sıkıyordu ki elleri bembeyaz olmuştu.

"Özür dilerim Selim sana söyleyemedim özür dilerim." Yine ağlamaya başlamıştım.

"Dileme özür dileme artık allah kahr etsin özür dileme artık."Öyle deyince sesimi tutamayıp sesli ağlamaya başldım.Küçük çocuklar gibi ağlıyordum hıçkırıklarım arabaya dolarken Selim sadece direksiyonu yumrukluyordu.

"Lanet olsun ağlama artık yeter dayanamıyorum anlamıyormusun ağlama."Söylediği her cümlüyle direksiyona daha  sert vuruyordu.

"Ö özür di dilerim be ben o onu öp öp öpmedim." Freni basıp arabayı durduğundu emniyyet kemerim olmasaydı camdan dışarı fırlamıştım.Kesik kesik nefes alıyordum.Başını yasladığı direksiyondan ayrıp yüzüme baktı.Hala ağlıyordum.

"Ağlama dedim sana ağlama ağlarken canım yanıyor ağlama."

"Böyle yapma ne olur?Bana nefretle bakma yalvarıyorum."Kapıyı açıp arabadan indi sağa sola döndüktün sonra lastiğe tekme attı.Birkaç saniye sora arkasından indim.

Çatı katıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin