"Hiç şaşmayan saat gibi işler durur kader." YAHYA KEMAL BEYATLI
Zaman neydi?
Zaman, anılarını yıkıp geçen değeri yitirilmedikçe bilinmeyen onu unuttuğunu hissettikçe kendini her defasından daha büyük acılarla hatırlatan kavram.
Tek kelime beş harf Z-A-M-A-N...
İşte böyle bir kavrama biz de karşı çıkamamıştık. İlk tanıştığımız günün üzerine yada ilk sandığımız tanışmamızın üzerine tam bir yıl geçmişti.
Koskoca dolu dolu bir yıl...
Her şey bambaşkaydı. Sıkıntılar , kederler , mutluluklar , sevinçler hatta aşklar. Neydi bunu bize yapan?
Sırlar? Gizemler? Oyunlar? Dostluk? yada Aşk?
Hangisiydi bizi bizden alıp bu zamana getiren. Karşımdaki adamın kıskanılacak gözleri bile açıklayamıyordu bunları. O gözler şuan sadece bana odaklanmış benim hazır olup bir hamle yapmamı bekliyordu cesaretsiz bir şekilde. Sıkılmış , yorgun , bıkkın yada daha fazlası geçiyordu gözlerinden, her ne kadar dökülmese de bu sözler ağzından geçmese de kalbinden...
Bakışlarımı zorla çektiğim o gözlere veda etmeyi ertelemek için elimden geleni yaparken camın ardında ki bir çok yaşlı göze çevirdim kafamı.
Demin ki gözler de gördüğüm duyguları bir bir yaşları ile akıtan insanlar da gördüm. Ama asıl dikkatimi çeken o insanlardan ziya de aynadaki yansımamdı.
Herşeyi bir bir anlatan yansıma. Her olanı bir bir içine sindirmiş ve sonunda çökmüş bir beden. Her olana göz yummuş olduğu için kederden görünmeyen gözler ve daha fazlası.
Beni bu düşüncelere atan da beni bu düşüncelerden alanda bir sesti. O sesin sahibine camdaki yansımamı süzmeyi bırakarak sakince döndüm.
"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü yüzünden farksız aynı zamanda zayıflıktan çökmüş olan yüzümden ayırmadan küçük bir umut kırıntısı arar gibi sordu.
Ne diyebilirdim ki?
Başından beri belli olan tek şeyi söyleyebilirdim belki de.
Ben, onun bana her zaman dediği zamansız girip hayatını tepe takla eden yaz yağmuruydum. Bir gün geldiğim gibi, ansızın çekip giden.
O ise benim kaderimdi eskiden gelen...
~watashibus
~07.09.2015~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Lãng mạn"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...