"Kimsenin gökyüzüne dokunmayın ulan!"
Acı çeken adam anlamsızca suratıma bakarken çok korktuğu belli olan ifadeyle yere çökmüş gözleri dolan Ada bana bakarken fısıldamaya yaklaşık bir konuşmayla devam ettim.
"Çünkü gökyüzü sahibine küsse bile cezalandırmak yerine yağmura dönüşen göz yaşlarıyla canına can katar nimet oluşturmasını sağlar."
Dediğim de donuk gözlerinden akan iki damla yaş az önce sarf ettiğim cümleler gibi sabahtır katılaşmış kalbime aktı canıma can kattı, nimeti olarakta kini süpürürken altta kalan sevgi tohumlarını suladı.
**********************
Terli ellerim hala adamın bileklerini sıkarken hafif buğulanmış gözlerim de hala korkuyla bakan Ada'daydı... Ada'm daydı.
Etraftaki tedirgin bakışlarda peşi sıra sürerken memurun yanıbaşım da belirmesiyle dikkatler dağıldı. Dizlerinin üzerine çökmüş halde duran adam bileklerini tuttuğum elimden kurtulduğu anda uzaklaşa bileceği en uzak köşeye doğru sürünürcesine kaydı.
Bunca düşüncenin arasından 'Akıllı adammış' düşüncesi kendini gösterince bunu aptallığıma verip kafamı sallayarak en derinlere gönderdim.
Onun yerini derin yaralar bıraktığım belli olan Ada aldı. Hızla başımı demin ki oturduğu yere çevirdiğim de boşlukla karşılaşınca endişeyle etrafa göz gezdirdim. Bulamayacağımı sanan kalbim anlık olarak hız katsayısını arttırmasıyla Ada ile göz göze gelmem bir oldu.
Onun etrafa attığı iğrenici bakışları azaltmaya çalışan diğer memuru dinliyor gibi görünüyordu.Hızla durduğum yerden yanına gittiğim de güvenliğin bana attığı bakışla yanlarına yeterince yaklaştığım da durdum.
"Pardon beyefendi siz?" Dediğin de ne demek siz! Sözcüklerini sarf etmeden gerçeği söylemenin işimi kolaylaştıracağını düşünerek sakince cevaplamaya yeltendim "Ben sev-" ...
"Söylediğim gibi şikayetçiyim ama şuan sadece eve gidip dinlenmek istiyorum memur bey." Dedi sözümü kesen çatallı sesiyle.Beynimden vurulmuşa dönmüştüm ama sadece olayın şokuna vererek destek olmak amaçlı kafa salladım. Memur "Tabi, ifadenizi ve iletişim bilgilerinizi aldığımıza göre gidebilirsiniz. İsterseniz bıraktırabilirim." Dediğin de hızla öne atıldım "Teşekkür-le..." ama bir ses
"Hayır teşekkür ederim kendim gidebilirim." Diyerek yine sözümü kesti.
Yine aldırış etmeden memur yanımızdan uzaklaşırken ben de bir adım daha öne giderek yüksek tabureden inmeye çalışan Ada'nın koluna girmek için tuttuğum da aniden durup hızla elini eliyle ittirdi ve kolunu kavrayan ellerimden kurtuldu.Şaşkın bakışlarıma tedirgin ses tonunun yerini almış olan iğneleyici sesiyle kısık şekilde söylendi.
"Sakın ama sakın bana o pis ellerinle dokunmaya kalkma!"
Dedikleri sözcük sözcük beynim de yankılanırken tepkimi beklemeyen hızlılıkla çantasını kaptığı gibi ön kapıya yöneldi. Ve benimse tek yapabildiğim sıktığım yumruklarımla beraber hızla peşinden ilerlemek olmuştu.
Sesi boğuk hale getiren uzun ve serin koridorun sonunda kendimizi dışarı attığımızda yüzüme vuran soğuk hava ile gittikçe açılan bilincim hiç içmemişim gibi bir anda aydınlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Romance"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...