Ada Özer
Benim gibi herkesin dikkatini vermeye çalıştığı ders bitmek bilmiyor hatta son sürat ilerliyordu. Son süratten kastım filmler de olan bazı gıcık hocaların yaptığı gibi tüm tahtayı itinayla gıcıklığına doldurup kenara çekilen ders bitimine kadar konuşmayıp sonra da çekip gidenler ile alakası olmayan. Dersin hakkını veren bir hocadan bahsediyoruz. Aramız da ki adı nam-ı diğer 'JetSado' ...
İki yıldır bu derslikten çıkanları görür onları kıskanırdım bu hocadan ders alıyorlar ne kadar şanslılar felan diye . Tabi burdan çıkanlar çok farklı düşüncelere sahipmiş. Abarttıklarını sanırdım ama her cümlesi doğruymuş.
Çünkü Sadettin Hoca bir derste yani kısa zaman dilimi sayacağımız zaman da bir haftalık ders işleyebilecek kapasiteye sahip bir profesör.
Kendinden ders alan öğrencileri sanki iş hayatına değil de savaşa hazırlıyormuş ciddiyetinde ders işleyen , takma adını sonuna kadar hak eden adam.
Anfi enine dar boyuna uzun olduğu için sıralar önündekinin görmesini engellememek için kademe kademe yukarı doğru yükselecek şekilde yerleştirilmiş olması nedeniyle görmeye çalışmama rahatlığı ile sıkıntı ve yol yorgunluğu birleşince istemsizce de olsa dirseklerimi sıraya dayadım başımı da ellerimin arasına aldım.
Küçükken öğretmenin ona bir şey söylemesini dört gözle bekleyen çocuklara benziyordum. Ama umrumda değildi çoğu şeyin olmadığı gibi.
Mesela yeni gelen ikisi için ilk karşılaşma da ne anlam ifade etmiştim?
Allah'tan umursamıyoruz lütfen!
Bunun yanında yazı yazmayı da bir süre önce geçte olsa yetiştiremeyeceğimi anlayınca bırakmıştım. Ama dinliyorum havası vermek amacıyla döndürüp durduğum uçlu kalemi elimden bırakmamıştım.
Tahtaya baksam da dinlemediğim için eminim sadece öküzün trene baktığı gibi bakıyor olarak gözüküyordum.
Bir öksürük sesi ile birden irkildim ve kendime geldim. Ama bu olanların süresini tutsanız saniyeleri geçmeyeceği için bir sakarlık şaheseri olan ben kalemimi yere düşürmem bir oldu. Anfinin boşluğu nedeni ile küçücük bir kalem bile yankı yaptığı için daha çok dikkat çekmeme amacıyla yere eğildim. Kalemime ulaşmak için elimle yeri yokladığım da kalemi almak yerine iyice ileri ittirdiğimden dolayı kendime küçük küçük çok zararı olmayacak lanetler okudum.
Resmen yere çömelme işlemimi gerçekleştirdikten sonra kalemi bulamamam benim gibi şanssız biri için çok normal. Lanet kalem sanki yer yarıldı yerin dibine girdi. Resmen görünmeyecek şekilde sıranın altına çömelip dip köşe kalem ararken. Yakın bir yerden telefon sesi gelmeye başladı. Nasıl olsa benim telefon sesim değil kiminse okulun ilk günü rezil oldu diyerek kötülük damarlarımın kabarmasıyla küçük bir gülümseme yerleştirdim.
Sınıf çok sessizdi telefon sesi sınıfın içinde kademe kademe yayılıyordu sanki. Ses çok yakındı ama o kiminse inatla açmıyordu. Bunu umursamayarak omuz silktim o sıra sağıma döndüğüm de kalemi görünce hızla atıldım ve aldım. O sıra başıma birinin geldiğini yerdeki bir çift ayakkabıdan fark ettim.
Hala çömeldiğim yerden kalkmadan yukarı baktığım da Sadettin Hoca'yı başımda görmem bir olmuştu. Ben ona , o bana anlamaz bakışlar atıyordu.
Bana sıramın üstünden bir şeyi kafası ile işaret ettiğinde kafama o anda dank etti.
~Of bu zil sesinden de çok sıkıldım ya. İnternetten indirdiğim şu müziği koysam sanırım daha çabuk duyabileceğim birşey.~
![](https://img.wattpad.com/cover/49204067-288-k796539.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Romansa"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...