Ada Özer
"Bora diyorum. Bora ne iş?" diyen Melis pic smile'ıyla bana bakıyordu.
Hay ben bu bakışın ve o sırıtışın anasını...seveyim! terbiyeli bir kız olduğumu kendime hatırlatarak sabır çekip konuşmaya başladım.
"Bora mı? Ne Bora'sı ne alaka kızım şimdi. Ne işinden bahsediyorsun? Benim onunla ne işim olabilir? Gelmiş bana Bora diyor ya. Görmedin mi gözünün önünde şımarık sevgilisi aradı.O kızı görmediği halde konuşurken tatlı tatlı baktı.Hala bana Bora diyor." diye tısladım.
Bir kahkaha sesi geldiğinde daha da sıçtığımı yeni yeni farketmeye başlamıştım.Demin ben neler dedim ya. Resmen iç döküp valla hoşlanıyorum ama beni görmüyor durumuna getirdim. Yine harika ben.
"Alemsin Ada.Kafedeki gibi yorum yaparsın alttan alttan belli edersin anlarımdaa inkar ederken bile kıskanılmaz ki." diyerek daha da gülmeye başladı. Tabi ben de alışkanlık olan kızarmaya.
"Çok mu belli ediyorum ya?" diye acıtasyona başladığımda beni dürtükleyerek konuşmaya başladı.
"Kız, Eylül çok mu güzel?" diye gözlerini belirterek 'Umarım değildir.' bakışları atıyordu.
"Bilmiyorum ki iki gün önce lafı geçti hala göremedik ." dediğim de baygın gözleri beni buldu. Ve alaycı bir ses tonu ile "Oha görmeden kıskandın yani." diyerek sırıttı.
"Sus kızım görmedin mi Bora'nın telefonda konuşurken gözünün içi gülüyordu." o bakışları sanki o kızın gözleri ile buluşmuş gibi parıldıyordu. O an gözleri yeşilin ve mavinin en huzurlu tonunu yaşıyor gibiydi. Orada beni bırakın annesini koysanız belki o bile kıskanabilirdi. Yüzünün düşüp modelinin iyice çöküşüne resmen düşüncelerimle sebep olmuştum.
Bu konunun iyice canımı sıkmaya başladığını yüzümden anlayan Melis neşelendirme amaçlı kıkırdayarak lafa başladı.
"Sıkma canını kanka sevgilisi varsa ayırırız." derken eş zamanlı olarak da yanlarda duran ellerinin ilk sağ olanını sonra da sol olanını bel hizasına sabitleyip göz kırparak kıkırdamaya benzer bir ses çıkardı.
O anki tipine mi güleyim yoksa gittikçe ergenleştiğimize mi bilmiyorum ama ortaya sırıttım.Ve aklıma çok hoş bir konu daha geldi. Melis'e daha yanaşacak yer kalmayıncaya kadar yanaştım ve kolunu dürtükledim.
Bu hareketi sadece kendime yakın gördüğüm teyzeme yapardım 'Ne ara bu kadar içim ısınmıştı bu kıza?' diye sormaya gerek bile duymuyordum artık.
Gülümseyerek "Melis o değilde ben sana birşey soracağım."
"He gülüm." diye yanaşmama anlam veremediği bakışlarını yüzüme getirerek.
"Ya sen ne ara bu kadar krolaştın. Neyse şuan konum o değil diyorum ki bugün Ekin ile ne oldu öyle."
Yüzü kızarmaya başlayınca ateşin çoktan bacayı sardığını anlamıştım.Kesik kesik gülümsemeler attı ve sonra "Hoş çocuk." diye ekledi.
"Sadece hoş yani?" süründürücü hareketlerimle itiraf ettirmeye çalışıyordum. İntikam vakti Melis hanıım Ada ile dalga geçmek neymiş göreceğiz.
Uhuu. İntikam soğuk yenen bir yemektir. Yemek mi dedim ben? Ay ben acıktım.
Cevap vermesini beklediğimi gösteren klasik bir dürtme hareketi ile konuşmasını işaret ettim ve "Dökül" deyip sinsice güldüm.(Espri seviyesini yerlere seriyorum ve söylüyorum... Bahçeye diktiler...)
Daha fazla oyalanamayacağını anlayan Melis söze hızla girdi.
"Ya tamam yakışıklı hatta baya yakışıklı sonra cana yakın , kibar , benim gibi meraklı ve çok güzel gülümsüyor hele bugün senin dediğine utanınca daha da bir tatlı oldu gözümde."
![](https://img.wattpad.com/cover/49204067-288-k796539.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Romance"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...