Ada ÖzerOnu hemen tanımıştım o gözleri görmem ile "Yağız?" diye fısıldamam bir olmuştu.
Oda gözlerini benden ayırmayarak şaşkınlıkla sadece dediği şey
"Ada?" 'ydı.
Gözlerimi Yağız'dan alamıyordum zamanında ezberlediğim yüzünün her zerresini şuan ayrıntılı şekilde inceliyordum. Vücudum da oluşan karıncalanma hem Yağız nedeniyle oluşuyor hem de üzerimde hissettiğim Bora'nın bakışları ile oluşuyordu. Daha fazla bu duruma katlanırsam vücudum beni taşımaktan vazgeçecekti o yüzden zorlukla başımı yavaş hareketlerle de olsa Bora'ya çevirdim. Bora şaşkın ve sorgulayıcı yüz ifadesi ile bir benim bir Yağız'ın yüzüne bakıyordu. Kafamı hafifçe soluma çevirdiğimde spor salonunun seyirci koltuklarının önünde duran Ekin ve Melis'in de farksız olduğunu fark etmem uzun sürmemişti. Hepsi Yağız'ı nereden tanıdığımı merak ediyor olmalıydı. Açıkcası benim de merak ettiğim şeyler vardı. Örneğin Yağız neden buradaydı?
Sessizliği bozan Bora olmuştu.
Sessizliğin bozulması ile şoka girmiş gibi görünen Yağız'da kendini toparlamak için yaptığı; kafasını yere eğip küçük sallamalardan sonra kendine geldi ve Bora daha sözünü bitirmeden yanımıza yaklaşmaya başladı.Bir yandan boylu boyunca beni süzüyordu. Aynı zamanda yavaş hareketlerle de olsa , ben tutsam yerde sürüklenebilecek olan basketbol çantasını kendi boyuna göre olduğu için rahatlıkla taşıyıp yanımızda yere bıraktı.
"Siz tanışıyorsunuz sanırım?"
Ben hemen Yağız'a bakmadan cevapladım. "Ah evet liseden."
O da şaşkınlığını tamamen atlatmış olmalı ki hatırladığım zaman ki gibi tüm umursamazlığı ile "Evet bir kaç kere konuşmuşluğumuz vardı." dedi.
Ben de onaylayıcı şekilde başımı salladım. Sanki Bora'ya hesap veriyor gibiydik ama bundan rahatsız olmuyordum nedenini bilmiyorum ama hepsini şaşkın görünce açıklama gereği hissettim. Bir an da sebebini bilmediğim şekilde kendimi bir stres batağının ortasında buldum. Genel de içime kötü bir his düştüğünde olan başından kaynar su dökülme olayını şuan alakasız biçimde yaşıyordum ve o yüzden kocaman ve soğuk spor salonunda terden erimek üzereydim.İşte ben böyle zamanlar da rahatlamak için ilgimi başka yere çekmeye çalışırdım. Bir şarkı felan mırıldanırdım ama şuan ortam ona hiç uygun değildi ve aklıma ilk gelen parmak kütletme olayını denemeye karar verdim. Çaktırmamak için iki yanımda duran adamlara bakmamaya özen göstererek yavaş hareketler ile kolumu hafif büküp ellerimi olabileceği her şekilde kütletmeye başladım.
Top sesinin bile kesildiği saçma spor salonunda kütletme sesim yayılıyor ardına yankılanıyordu. Bu durumdan her ne kadar utansam da rahatlamak şuan benim için daha önemliydi. Gözlerimi yerden kaldırdığımda Bora ve Yağız'ın tuhaf bir şekilde bakıştığını gördüm . Ortamın havasının değişmesi için hafif gıcık tutmuş numarası ile öksürdüm ve bunun üzerine ikisi de aynı anda sert gözlerini birbirlerinden ayırıp bana dönmüşlerdi.
Sonunda Bora 'Peki öyle olsun' diyen bir bakış atıp omuz silktikten sonra "Tanıştığınıza göre hadi. Yağız asıl maça geçeceğiz şimdi var mısın?" dedi ve Yağız'a tekrar odaklandı. Tabi ki Yağız 'da ona. Benim anlamadığım şekilde gözleri ile konuşuyor gibiydiler.
Kimse nedense sesini çıkarmıyordu ve her zaman her şeye atlayan Ekinle Melis sus pus olup oturmuş sinema izler gibi burayı izliyorlardı. Onlardan gözümü ayırdıktan sonra geri önüme döndüm ve Yağız'ın da Bora'nın da sert hatları olan çenelerinin kasıldığını fark ettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/49204067-288-k796539.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Dragoste"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...