İşim bittiğinde kendimi sonunda eve atabilmiştim.
Keyifli keyifli yemeği hazırladıktan sonra sofraya oturduk. Espriler, sohbetler havada uçururken durumu abimin sürekli çalan telefonu her seferinde bozuyordu. Abim de her açışında kısa bir konuşma yapıp geri geliyordu. Sonunda çok sinirlenmiş olacak ki bağrışı salonda olmasına rağmen tüm evi doldurdu.
"Evet beyefendi babam aptalca ortaklığı bitirdi biliyorum ama yapabileceğimiz hiç birşey yok."
"Ortaklık mı?" Diye mırıldandım kendi kendime.
Of lanet olsun bi kere anlatsanız ne olur sanki burada çatlıyordum.Abime kulak kesildiğimi fark eden annem birden "Ada yemeğini bitirdin sanırım hadi bir kahve yapta içelim." dedi.
İmâlı bir sesi vardı. Evet dinlemem yanlıştı ve bende utanmıştım ama o da bağırmasaydı.
Hemen kafamı sallayarak önümdeki tabaklarıda masadan alarak mutfağa geçtim. Kahveyi yapıp geldiğimde salon da kimseyi bulamamıştım. Çağırmak için yukarı çıktım. Tam annemin odasının önüne geldiğimde aralanmış olan kapıdan seslenecektim ki abimin bağırması ile irkildim.
"Dinlediyse dinledi anne! Öğrensin gerçekleri artık. Sırf onun yüzünden fakir gibi kaç yıldır süründüğümüzü öğrensin!"
Duyduklarım ile olduğum yerde çakılı kaldım. Kımıldamak istiyordum, çekip gitmeyi diliyordum ama hiç biri olmuyordu. Bacaklarımı hareket ettiremiyordum resmen. O bağırıştan sonra abim den daha fazla yüksek ses çıkmadı. Annemin sakin konuşması duyuluyordu.
Neden bahsediyorlardı ? Bana anlatmamalarının sebebi olduğunu biliyordum. Ama ben ne yapmış olabilirim ki ? Ne ne ?
Olduğum yer de kalmıştım ve hareket fonksiyonlarım da dahil herşeyim olayın şokun da olduğu için sadece düşünmeye çalışıyordu. Babasının ölümü ile şok geçirmiş biri onu da geç daha lise bire giden biri koskoca şirketi nasıl batırabilir ve fakir kalmamıza neden olur Allah aşkına?
Anlamıyor , anlam vermek istemiyordum. Şuan babam burada olsaydı belki de çok farklı bir hayatımız olurdu. Bu başım sıkıştığın da hep düşündüğüm bir konuydu o yüzden yine kendimi kandırmak istemediğim için boynum da babamdan bana kaldığını bildiğim tek şey olan kolyemi sıkıca kavradım ve sakinleşmeye çalıştım.
Abimin sinirine bakılırsa benden nefret ediyordu. Onu hiç böyle görmemiştim. Onlar ile birlikte geçirdiğim zamanlar gözümün önüne geldi ama abim bana hiç kötü davranmamıştı peki o zaman bana olan şuan ki siniri neydi?
Hala kapının girişinde donmuş gibi dikilmeye devam ediyordum. Ta ki annemin abimi sakinleştirmeye çalışması bittiğine dair kanıt olabilecek hareketlenmeleri duyuncaya kadar. Kapıya birinin yaklaştığını fark edince hemen oradan şimdi geçiyormuş gibi geriden gelerek odama yöneldim. Zaten ben odaya girene kadar odadan kimse çıkmamıştı. İçeri girdiğim gibi hızla yatağa atladım.
Takk
Evet sakarlığımı her yerde göstermesem olmaz. Kafamı yatağın başlığına öyle sert vurdum ki bir kaç milyon tane beyin hücremin öldüğünü hissettiğime yemin edebilirim. Artık böyle darbeler de buz koymazsam neler olabileceğine de şahit olduğum için düşüncelerimi bir iki dakikalığına def edip uzandığım aa pardon uzanmaya benzer bir halde olduğum yataktan kalkarak hızlıca odadan çıkıp merdivenlere yöneldim.
Buz almak için aşağı inerken annemlerin beni bu halde görmemesi için hatim indirdim sanırım. Tamam abart mıyım bildiğim duaların birkaçını okudum işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Romansa"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...