"Ne mutlu Türk'üm diyene" ifadesi ile bu toprakları yurt edinmiş herkesin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsuun!
*****************************
Ada ÖzerO hala anlam veremediğim günün üzerine, günler geçmişti. Hatta 2 hafta desek daha uzun zaman dilimi olduğunu anlardınız. Herşey normale dönmüştü yine her gün gittiğim restorana gidiyor her türden yemeği şu iki buçuk ayda denediğim için artık menüden önceden tadı damağımda kalmış güzel yemeklerden yeniden sipariş veriyor , her zaman ki gibi gelene kadar Ekin ve Melisle konuşuyordum.
En tuhaf geleni de ne kadar Melis ile Ekin'e sormasam da o gün o kadar bağırmasından anladığım kadarıyla beni onlara sormasına rağmen, olayların üzerine uzun zaman geçti ve hala ne aradı ne de mesaj attı.
Ne kadar düşünmek istemesem de tabi ki boş bulduğum her an düşüncelerim ona kayıyordu buraya onu bırakmak için gelmemiş miydim bu neydi şimdi?
İsyan etmeyi sevmez, verilene şükrederdim ama bu biraz fazla değil miydi?
Hayatım da bilmediğim haberim olmayan o kadar çok şey oluyor ki üniversite üçe kadar sakin olan hayatım bir an da yerle bir oldu.
"Sabır! Sabır!" diye söylenerek üstümü değiştirdim. Mutsuzluk da seviye atlamıştım da belli etmiyordum klasik ben işte.
Yine rutin bir gün için dışarı çıktım. Kulaklığımı taktığım da çalan şarkı ile mutsuzluktan azda olsa sıyrılıp küçük bir gülümseme ile devam ettim.Yıllardır dinlemediğim bir şarkı. Önceleri dinler ve beni bu şarkı da ki gibi mükemmel bir şekilde anlatıp egomu tavan yaptıracak biri ile tanışacak mıyım diye düşünürdüm ve kendimce hayal ederdim. İşsiz ben işte tek açıklaması bu sanırım çünkü hayat beklenenden daha gerçekçi.
Ayyh Ada uzun zamandır rahatsız etmeyeyim diyorum, yorum eklemiyorum ama yeter kızım ya aylardır başımızın etini yedin. Yıllardır dinlemediğim ve yeterince özlediğim şarkıyla beni yalnız bırak ve sus içim şişti yeminle.
Uzun zamandır gelmediği doğruydu. İç ses ile birlik olup düşünüyorduk ama yorumunu katmıyordu cidden. Ve şarkı hakkında da haklıydı. Bu yüzden ona hak verip 'keyfime bakmalıyım' diye fısıldadım ve müziğe kendimi kaptırarak söylemeye başladım.
Her eyes, her eyes (Gözleri, gözleri)
Make the stars look like they're not shining (Yıldızları parlamıyormuş gibi gösteriyor)
Her hair, her hair (Saçları, saçları)
Falls perfectly without her trying (Uğraşmadığında bile mükemmel duruyor. )
She's so beautiful (O çok güzel )
Saçmalamayın kulaklık olduğu için tabi ki bilmiyorum sesimi ne kadar yükselttiğimi.
Ve tabi ki kendimi kaptırdığım için gözlerim kapalı.
Bunları düşündüğüm halde çok hoş şekilde kendi kendime kopamaya devam ederken duyarlı bir vatandaş(!) olan bir teyze dürtükledi. Ne yaptığımı bildiğim için utangaçlıkla gözlerimi hafifçe araladım. Teyze kulaklığı çekiştirince utangaçlığı aşıp tip tip bakmadan edemedim. Ona soran gözlerle bakarken etrafıma hala bakmayı düşünmüyordum.
"Kızım sesin çok güzel anladık da yeter anlamıyoruz etmiyoruz. Ama bak şuradaki teyzelerle bana bir türkü söylersen dinleriz." diyince salak salak içten bir şekilde sırıttım.
Ulan bu nasıl şanstır. Rezil oldum sanırken resmen ünlü oldum. (Ahaha)
Sorun neden? Çünkü bu mahalle müstakil evlerle dolu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~YAZ YAĞMURU~
Romance"Ada sence bizim birbirimizi bulmamız kader değil mi?" Yeşilin tonu ormanları utandıracak , aralara karışmış olan mavinin tonu okyanusları kıskandıracak, en açık tonda ki kahverengi ile toprağı hatırlatacak gözlerini ; rengi sarılıktan dolayı ölü y...