Hayat ne tuhaftı. Yıllar önce kurduğum hayallerimi yaşıyordum. Onunla el ele göz göze ve hatta nefes nefeseydim. İnsan hayatında sadece bir kez aşık olabilirmiş. Ben daha doğmadan, kaderim seçimini Rüzgar'dan yana yapmıştı. Aslında anneme yada babama bu kadar üstüme düştükleri için kızsam da, keşke evlenmeselerdi desem de...İyi ki annem seçimini babamdan yana yapmış. Düşünüyorum da...gerçekten kader denen bir şey vardı. Ve benim kaderim mükemmel bir şekilde yazılmıştı.
"Yağmur cevap verecek misin?"
Tabii bu mükemmel hayatın ufak tefek sorunları da vardı. Mesela küçük, kayıp bir defter gibi.
"Rüzgar ben onu..." aniden gelen öz güven ile söyleyecektim ama...hayat işte telefonlar!
Rüzgar ayağa kalkıp odalara doğru yönelmişti. Bir kaç dakika sonra elinde susmuş bir telefonla geri döndü. Telefonu bana uzattığında, kaşları da alıştığım çatık hallerine dönmüştü.
"Kim?"
"Al bak."
Telefonu elinden alıp tuş kilidini açtım. Bu kimdi ki? Tuğra. Düşün Yağmur Tuğra kimdi...Tuğra,Tuğra,Tuğra. Doğru ya Tuğra!
Hızla ayağa kalkıp ara tuşuna bastım. Bir iki çalıştan sonra açılmıştı.
"Efendim?"
"Şey Yağmur...müsaitsen konuşabilir miyiz?"
Rüzgar'a döndüğümde alt dudağını dişlerinin arasına almıştı. Ay canım...yazık o dudağa gel öpeyim.
"Ben müsait değilim şuan. Müsait olduğum zaman seni arasam olur mu?"
Tuğra ile anlaşıp telefonu kapattığımda sessizce durmuş, Rüzgar'ın bir şey demesini bekledim. Beni kıskanmamıştı değil mi?
"Hazırlan gidiyoruz."
Nereye bile diyememiştim. Cevabımı beklemeden odasına çekilmişti. Buda neyin nesiydi? Ne yapmıştım?
Derin bir nefes alıp odama doğru yürüdüm.Kıyafetlerimi çıkarıp yerine kot pantolon ve yarım kollu tişört giydim. Odadan dışarı çıktığımda Rüzgar kapının önünde bekliyordu.
"İnşallah sapık düşüncelerini gerçekleştirmek istediğin bir yere götürmezsin. "
Muzip bir şekilde gülümsedi. Bu sanırım 'bana belli olmaz' demekti.
Ayakkabılarım giyip evden dışarı çıktım. Rüzgar' da kapıyı kilitleyip bana dönmüştü.
" Yarış yapalım mı? "
Kaşlarımı çattığım da o da işaret parmağını yalayıp çatık kaşlarımı düzeltti.
"Merdiven yarışı salak."
Dudaklarımı büzdüm. Onun yerine bana nereye gideceğimizi söylese olmaz mıydı? Tabii olurdu.
"Yarıştan önce nereye gideceğimizi söylesen?"
O da benim gibi dudaklarını büzmüştü. Şapşik! Çok tatlı ya!
"Sürpriz nedir bilir misin sen?"
Gözlerimi devirdiğim sırada bizim dairenin karşısındaki kapı açılmıştı. Kapıdan çıkan kişiye doğru döndüğümde o da bizi fark etmişti. Uzun boylu, sarışın bir bayan çıkmıştı. Kadın hem güzel hem de çirkin gibiydi.Biliyorum çok tuhaf ama...ilginç bir görüntüsü vardı. Bir kaç dakika sonra kollarını iki yana açıp çığlık attı.
"Aaaa! Benim Rüzgar'ım gelmiş!"
Kadın koşup kollarını Rüzgar'ın boynuna doladı. Bu ne lan şimdi! Bu da kim?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANYAK KUZENİM (Düzenleniyor)
Teen FictionBir film olsa aklımdan geçenler... Kesinlikle "Rüzgar'ın Yolu " olurdu. O yolların sonu hep bana çıkardı. O benimdi! Ve benim olana kadar da savaşacaktım! Çünkü Yağmur olmak bunu gerektirirdi. İmkansızın peşinde koşmak, aptal gibi davranmak yada...