Ölüm ve yaşamın arasında kalmak .O ince çizgiyi farketmemek veya umursamamak .Nasıl bir his ? İnsan en kötü anında ölmeyi mi yoksa yaşamayı mı diler ? Arkanda neler bıraktığını bile bile o çizgiyi geçer mi ? Peki insan aşkı için ölür mü ? İkinci kez yıkıldığını bile bile ? Harabeden farkı olmadığı halde ? Dışarıdan saçma bir neden diye gözükse bile ,onu yaşayan insana soruldu mu hiç ? Bir kez ! Sadece bir kez ? Şimdi ben Ölmeli miyim ? Yoksa harabe olduğum halde yaşamalı mıyım ? Arkamda onca şey bırakarak son mu vermeli miydim ? Yoksa inadına yaşamalı mı? Aslında en kötüsü yaşarken ölmek. Canından çok sevdiğinin her saniye nefesini hissederek ölmek ? Aslında ben en kötüsünü yaşıyorum ..Ona bakarken ,onun nefesini hissederken ,ondan bir parça görürken ...İşte ben ölümün en ağırını hak ediyorum ...
&&&
Ellerimin istemsiz olarak gamzelerime gitti .Rüzgar'ı istiyorum ! Onu gözlerimin önünde ,avuçlarımın içinde,dudaklarımda ..Onu İçimde istiyorum.Kimsenin göremeyeceği bir yerde ..Kalbimde ...
PEK BİRŞEY ANLAŞILMASADA BU KADAR YETERLİ SANIRIM .:-) BAKALIM YENİ BÖLÜMDE SİZLERİ NELER BEKLİYOR ;-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANYAK KUZENİM (Düzenleniyor)
Teen FictionBir film olsa aklımdan geçenler... Kesinlikle "Rüzgar'ın Yolu " olurdu. O yolların sonu hep bana çıkardı. O benimdi! Ve benim olana kadar da savaşacaktım! Çünkü Yağmur olmak bunu gerektirirdi. İmkansızın peşinde koşmak, aptal gibi davranmak yada...